15 Ocak 2013 Salı
Maziden..
10 yaşından sonraki hayatıma Türkiyede devam ettim.Hollanda'daki çocukluğum bende daha çok oyunlar,yabancı bir ülkede Türk bir öğrenci olarak dışlanmaya karşı verilen mücadele ve kabul görülebilme savaşıyla hep vatana,ait olduğumuz yere dönme özlemiyle geçmiştir.
Hollanda'daki çocukluk günlerimde güzel anılarla doluydu ama sanki yaşam benim için Türkiye'de Kayseri'de başlamıştı..
Dönüşümüze çok sevinmekle birlikte aile efradınında bulunduğu Kayseri'nin bir kenar mahallesindeki günler benim için inanılmaz bir değişim sürecinin başlangıcıydı..Herşey değişik,belki alıştığımdan daha ilkel,şartları daha zor ama o kadar sıcak,samimi ve saftıki..
Ne bileyim..Leblebi tozuyla tanıştım o zamanlar ilk defa ve bu nasıl yenecek diye öylece bakmıştım:)
Sonra naylon ayakkabıları görünce kızların ayağında bendeki deri ayakkabıları istemeyip anneme saatlerce tepinip o pazarlardan alınan bildiğimiz naylon:)ayakkabıları bir hevesle giyip okula gittiğimde bir alamancı kızı olarak öğretmenimi bir hayli şaşırtmıştım:)Ben farklı olmak istemiyordum.Onlar gibiydim,bunu anlatmaya çalışıyordum belkide..
Siyah önlüğe ve yakalığa bayılırdım ama sınıf pislikten geçilmiyorken,her taraf leş gibi sağlıksızken yapılan tırnak temizliği kontrolü ve ceplerde taşınan mendillerin kontrollerine bir anlamda veremiyordum:)
Yine naylon beslenme çantalarıyla okula gelirken okulun yanındaki bakkaldan alınan bayat ve morarmış haşlanmış yumurtayı annemin haşladıklarına tercih ediyor,çeşit çeşit çikolata ve şekerlerden çok yine bakkalarda tek tek satılan bisküvi arası lokuma bayılır olmuştum.
Yinede farklıydım tabii..Mahallenin belkide tek bisiklet kullanan kızı olarak anlayamadığım tek şey bunun neden bu kadar çok dikkat çekmesiydi.Bisikletle giderken önüme geçen mahalle çocuklarının üzerinede istemeden çok sürmüşümdür:)..Bir süre sonra bu farklılığıda ortadan kaldırmak istedim ve uzunca bir süre bisiklete binmedim..
Kayseri'ye gidişimde yıllardır(ki bu 27 seneyi buluyor) görmediğim,hala anıları hafızamdan
silinmeyen ilkokulumu görmek istedim..Kardeşim göturdü ve ben ilk gördüğümde çok heyecanlandım...Içine girelim,sınıfıma çıkmak istiyorum dedim.Okul teneffüs saatlerindeydi..
Önlükler maviydi ama ben şöyle bir bahçeye baktığımda siyah önlüklü halleri görür gibi oldum..Bakkal amcamız çoktan vefat etmiş dükkanı kapalı bir şekildeydi..Ama hala yerindeydi..Naylon ayakkabılı çocuklar yoktu..
Çocuklar biz resimler çektikçe poz verdiler,öğretmenlerede eski öğrencileriz diye açıklama yapmak zorunda hissettik..
Birkaç öğretmen okulun değişip değişmediğini sordu.Içinde ufak tefek değişiklerle aynı dedik.
Heyecanla sınıfıma çıktım..
Artık projektör vardı sınıfta,daha bakımlı ve temizdi sınıf..Küme şeklinde oturulmuyor;sıralarda 3'er kişilik değildi.Çocuklara kim olduğumuzu anlatıp 27-28 sene önce burda okuduğumuzu söyleyince hepsi birden oooooo..nidalarıyla bağrıştılar:))
Arabaya binene kadar dönüp dönüp baktım..Sank geçmişten birşeyler görecekmişim gibi..
Hollanda'daki çocukluk günlerimde güzel anılarla doluydu ama sanki yaşam benim için Türkiye'de Kayseri'de başlamıştı..
Dönüşümüze çok sevinmekle birlikte aile efradınında bulunduğu Kayseri'nin bir kenar mahallesindeki günler benim için inanılmaz bir değişim sürecinin başlangıcıydı..Herşey değişik,belki alıştığımdan daha ilkel,şartları daha zor ama o kadar sıcak,samimi ve saftıki..
Ne bileyim..Leblebi tozuyla tanıştım o zamanlar ilk defa ve bu nasıl yenecek diye öylece bakmıştım:)
Sonra naylon ayakkabıları görünce kızların ayağında bendeki deri ayakkabıları istemeyip anneme saatlerce tepinip o pazarlardan alınan bildiğimiz naylon:)ayakkabıları bir hevesle giyip okula gittiğimde bir alamancı kızı olarak öğretmenimi bir hayli şaşırtmıştım:)Ben farklı olmak istemiyordum.Onlar gibiydim,bunu anlatmaya çalışıyordum belkide..
Siyah önlüğe ve yakalığa bayılırdım ama sınıf pislikten geçilmiyorken,her taraf leş gibi sağlıksızken yapılan tırnak temizliği kontrolü ve ceplerde taşınan mendillerin kontrollerine bir anlamda veremiyordum:)
Yine naylon beslenme çantalarıyla okula gelirken okulun yanındaki bakkaldan alınan bayat ve morarmış haşlanmış yumurtayı annemin haşladıklarına tercih ediyor,çeşit çeşit çikolata ve şekerlerden çok yine bakkalarda tek tek satılan bisküvi arası lokuma bayılır olmuştum.
Yinede farklıydım tabii..Mahallenin belkide tek bisiklet kullanan kızı olarak anlayamadığım tek şey bunun neden bu kadar çok dikkat çekmesiydi.Bisikletle giderken önüme geçen mahalle çocuklarının üzerinede istemeden çok sürmüşümdür:)..Bir süre sonra bu farklılığıda ortadan kaldırmak istedim ve uzunca bir süre bisiklete binmedim..
Kayseri'ye gidişimde yıllardır(ki bu 27 seneyi buluyor) görmediğim,hala anıları hafızamdan
silinmeyen ilkokulumu görmek istedim..Kardeşim göturdü ve ben ilk gördüğümde çok heyecanlandım...Içine girelim,sınıfıma çıkmak istiyorum dedim.Okul teneffüs saatlerindeydi..
Önlükler maviydi ama ben şöyle bir bahçeye baktığımda siyah önlüklü halleri görür gibi oldum..Bakkal amcamız çoktan vefat etmiş dükkanı kapalı bir şekildeydi..Ama hala yerindeydi..Naylon ayakkabılı çocuklar yoktu..
Çocuklar biz resimler çektikçe poz verdiler,öğretmenlerede eski öğrencileriz diye açıklama yapmak zorunda hissettik..
Birkaç öğretmen okulun değişip değişmediğini sordu.Içinde ufak tefek değişiklerle aynı dedik.
Heyecanla sınıfıma çıktım..
Artık projektör vardı sınıfta,daha bakımlı ve temizdi sınıf..Küme şeklinde oturulmuyor;sıralarda 3'er kişilik değildi.Çocuklara kim olduğumuzu anlatıp 27-28 sene önce burda okuduğumuzu söyleyince hepsi birden oooooo..nidalarıyla bağrıştılar:))
Arabaya binene kadar dönüp dönüp baktım..Sank geçmişten birşeyler görecekmişim gibi..
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
instagramdayım..
Ben'ce...
- Limon çiçekleri
- Antalya, Türkiye
- Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Google Website Translator
İzleyiciler
Facebook'tayım.
Nereden böyle?
Misafir olduklarım
Sayfalar
Blogger tarafından desteklenmektedir.
6 MUHTEŞEM YORUM..:
Ne güzel yazmışsınız,okurken kendi çocukluğumu gördüm,9 yaşında İsviçre'den döndüm,mahallede bisiklete binen ve paten kayan tek kız da bendim galiba:)Çok zordur arada kalmak,gurbetteyken Türksün diye eziyet görmek,Tr'ye dönünce de farklı bir kimlik:)Neyseki sonu güzel olmuş sizin hikayenizin de,Allah herşeyin hayırlısını nasip etsin,yalnız ben oraların doğasını,yeşilliğini çok özlüyorum:)Sevgiler:)
yine de şanslısın havvacığım
benim okuduğum ilkokul yıkıldı mesela halbuki nerdeyse tarihi eser sayılacağı halde
hatta okuduğum ortaokulda artık kullanılmıyor malesef harabeye dönmüş durumda
senin okulun taş gibi duruyor orda hala
bu kadar çabuk tüketilmemeli bence yapılar sonuçta orada yaşanmışlıklarla dolu
Canım Ne güzel yazmışsın. Yüreğine sağlık. Fotoğraf varmı bilemedimvarsa açılmadı. göremedim birşey. sevgiler.
Bu okul gözüme ne kadar büyük gelirmiş.şimdi bakınca küçücükmüş meğer.(SUNA)
Çok hoş bir yazı.
Nostalji anne
nedir bizdeki bu geçmişe özlem....bilemedim...bugün bende eskiye özlem dolu bir yazı yazmışken , eski arkadaşlarım neler yapmış uzun zamandır bir gezineyim dedim ve bu yazınızla karsılastım.....sanırım bizler çok şanslıydık çokkk...evinize sağlıcakla dönmeniz dileğiyle...