13 Eylül 2012 Perşembe
İstanbul ve Tekirdağ..
Aslında İstanbul desek daha yeridir.Tekirdağ'a ait bir tek kare var oda köfte ve tatlıları:)..Yani ayıp söylemesi ama sadece köfte yemek için durakladık orada..Sadece bunun için birdaha gidermiyim oraya?...Bütün kalbimle;Evet!..Anlayın artık...
İstanbul'a vardığımızda eşimin kendiyle yaşıt yeğeni (ablasının kızı) Leyla'ya uğradık.Bunuda niye belirttim anlamadım Leyla bana kızmasın,hiçbir art niyetimde yok yani:) Dayısıyla aynı yaş ve 10 gün küçük olmak ne tuhaf bir duygudur.Hatta dayına ismiyle hitap etmek:))Çok hoş birşey bence..Akşamda biriciğimiz Bahadır'a ışınlandık.Hemencecik bir Ortaköy turu yapıverdik.
Burada bir waffle yemeden olmazmış..Harika bir manzara enfes bir waffle vardı..
Ben bu kadar büyük bir waffle'ı tabiiki bitiremedim.Ziyan ettiğim içinde çok üzgünüm..Hiç sevmediğim birşey ama oldu işte...
Ertesi gün bir Kapalı çarşı,Mısır çarşısı,Eminönü,İstiklal,Taksim derken bizde nemden,sıcaktan ve trafikten ne yürüyecek bir hal nede birbirimize bunların etkisiyle sevecen diyaloglar kalmıştı:)..Ben gerim gerim gerilmiş,yorulmuş bunun sonucu herkese yansımış bir şekilde Taksim'de canlı bomba olaraktan patlamıştım:)..Gezmeye devam etmek gibi ne bir niyetim nede bu tatili devam ettirmek için mecalim kalmıştı...Neyseki bir süre sakin kafayla oturup dinlenince kendime gelmeye başladım.
İfadeler ruh halini nasılda yansıtmış:)
Bundan sonrası için hiçbir plan yapamıyordukki akşama kadar böyle deli danalar gibi dolanıp sinir olacağımıza İKEA yı görelim dedik.Merak ediyorduk çünkü.Görülesi önemli yerleri bir önceki gelişimizde görmüştük...Neyse efem,biz guya arabayla çıkmayıp kolaylık sağlayacaktık ulaşımda ama İKEA'ya Taksim'den gidişimiz bir facia idi.Anlatmaya başlamayayım çünkü herkese bana şu an olduğu gibi fenalık gelebilir.İnsan yabancı bir şehirde ne kadarda acemi oluyor.Tam 1 saat gelmesi gereken otobüsü bekledikten epey bir süre sonra,seyahat esnasında yanımda oturan bir bayandan aslında yanlış bir otobüste olup yanlış yönlendirildiğimizi öğrenmek kafamı artık o kadar stresten sonra duvarlara vurmak için yeterli sebepti:))
Bayrampaşa civarlarında inip bir taksiye atladığımızda şunu dedik,özürdileyerek;İnsan burda yaşamak için deli olmalı:))...Tabii bunu her İstanbul acemisinin bir kere mutlaka içinden geçirdiğine kalıbımı basarım:)
Açlık ve sefalet içinde İKEA'ya vardığımızda:) ilk iş restoranına uçmak oldu:)..Şu meşhur İsveç köftelerinden yememiz lazımdı..Bana göre tazeliği,hijyeni ve servisiyle o açlıkta mükemmeldi.Sosuda gayet güzel olup,Browni ve kahveye tam puan verdim..sonradan bu köftenin aslında soyadan yapılmış olduğunu duyunca(ki) ne kadar gerçek onuda bilmiyorum hayretler içinde kaldım.Tamam süngerimsi bir tadı var ama bir alışveriş markası için başarılı buldum...
İKEA çok güzeldi.Bir an önce Antalya'yada açılır diye umud ediyorum.Bir iki dekoratif şeyler aldım salonuma daha sonraki postlarımda unutmazsam gösteririm dostlar.
Akşama kıpırdayacak halimiz olmayıp nasıl yattığımı hatırlamıyorum bile...Ertesi gün ise planımız erkenden Büyükadayı gezip bir an önce yola çıkmaktı...Öyle bir yağmur başladıki sabah planlar suya değil,sele karıştı:)İstanbul'u çıkana kadar yağan yağmurun şiddetinde bir yağmuru ben Antalya'da dahi görmedim.Ben nedense bu defa İstanbul'dan bir an önce çıkmak istiyordum...
Çıktığımız anda zaten günlük güneşlik oluverdi her yer ve ben deriiiin bir oh çektim..
Öğle saatlerine doğru Tekirdağ'a vardığımızda biz hala kahvaltı yapmamıştık.Maksat köfte ile kahvaltı yapmaktı ama bu öğleye kısmet oldu trafikten :)..En meşhur köftecilerinden biriymiş Özcanlar köfte...Meşhur olmayı fazlasıyla haketmişler bence.Köfte,köfteydi yani.Ben anlatamıyorum ama en son İnegöl'de yediğim köfteyi number one olarak ilan etmiştim ama bu köfte onunla birlikte zirveyi paylaştı,hatta bi gıdımcıkta geçti diyebilirim.Balkanlı dostlarımız bu işi biliyorlar,helal olsun...
Birde meşhur dondurmalı peynir helvası ile Hayrabolu tatlısını denedik...Denemez olaydık..Şimdi hala sayıklayıp duruyoruz..Mükemmel ötesi..
Sizlere sevgilerimi yolluyor,Edirne ve Çanakkale boğazında buluşmak üzere diyorum...
İstanbul'a vardığımızda eşimin kendiyle yaşıt yeğeni (ablasının kızı) Leyla'ya uğradık.Bunuda niye belirttim anlamadım Leyla bana kızmasın,hiçbir art niyetimde yok yani:) Dayısıyla aynı yaş ve 10 gün küçük olmak ne tuhaf bir duygudur.Hatta dayına ismiyle hitap etmek:))Çok hoş birşey bence..Akşamda biriciğimiz Bahadır'a ışınlandık.Hemencecik bir Ortaköy turu yapıverdik.
Burada bir waffle yemeden olmazmış..Harika bir manzara enfes bir waffle vardı..
Ben bu kadar büyük bir waffle'ı tabiiki bitiremedim.Ziyan ettiğim içinde çok üzgünüm..Hiç sevmediğim birşey ama oldu işte...
Ertesi gün bir Kapalı çarşı,Mısır çarşısı,Eminönü,İstiklal,Taksim derken bizde nemden,sıcaktan ve trafikten ne yürüyecek bir hal nede birbirimize bunların etkisiyle sevecen diyaloglar kalmıştı:)..Ben gerim gerim gerilmiş,yorulmuş bunun sonucu herkese yansımış bir şekilde Taksim'de canlı bomba olaraktan patlamıştım:)..Gezmeye devam etmek gibi ne bir niyetim nede bu tatili devam ettirmek için mecalim kalmıştı...Neyseki bir süre sakin kafayla oturup dinlenince kendime gelmeye başladım.
İfadeler ruh halini nasılda yansıtmış:)
Bundan sonrası için hiçbir plan yapamıyordukki akşama kadar böyle deli danalar gibi dolanıp sinir olacağımıza İKEA yı görelim dedik.Merak ediyorduk çünkü.Görülesi önemli yerleri bir önceki gelişimizde görmüştük...Neyse efem,biz guya arabayla çıkmayıp kolaylık sağlayacaktık ulaşımda ama İKEA'ya Taksim'den gidişimiz bir facia idi.Anlatmaya başlamayayım çünkü herkese bana şu an olduğu gibi fenalık gelebilir.İnsan yabancı bir şehirde ne kadarda acemi oluyor.Tam 1 saat gelmesi gereken otobüsü bekledikten epey bir süre sonra,seyahat esnasında yanımda oturan bir bayandan aslında yanlış bir otobüste olup yanlış yönlendirildiğimizi öğrenmek kafamı artık o kadar stresten sonra duvarlara vurmak için yeterli sebepti:))
Bayrampaşa civarlarında inip bir taksiye atladığımızda şunu dedik,özürdileyerek;İnsan burda yaşamak için deli olmalı:))...Tabii bunu her İstanbul acemisinin bir kere mutlaka içinden geçirdiğine kalıbımı basarım:)
Açlık ve sefalet içinde İKEA'ya vardığımızda:) ilk iş restoranına uçmak oldu:)..Şu meşhur İsveç köftelerinden yememiz lazımdı..Bana göre tazeliği,hijyeni ve servisiyle o açlıkta mükemmeldi.Sosuda gayet güzel olup,Browni ve kahveye tam puan verdim..sonradan bu köftenin aslında soyadan yapılmış olduğunu duyunca(ki) ne kadar gerçek onuda bilmiyorum hayretler içinde kaldım.Tamam süngerimsi bir tadı var ama bir alışveriş markası için başarılı buldum...
İKEA çok güzeldi.Bir an önce Antalya'yada açılır diye umud ediyorum.Bir iki dekoratif şeyler aldım salonuma daha sonraki postlarımda unutmazsam gösteririm dostlar.
Akşama kıpırdayacak halimiz olmayıp nasıl yattığımı hatırlamıyorum bile...Ertesi gün ise planımız erkenden Büyükadayı gezip bir an önce yola çıkmaktı...Öyle bir yağmur başladıki sabah planlar suya değil,sele karıştı:)İstanbul'u çıkana kadar yağan yağmurun şiddetinde bir yağmuru ben Antalya'da dahi görmedim.Ben nedense bu defa İstanbul'dan bir an önce çıkmak istiyordum...
Çıktığımız anda zaten günlük güneşlik oluverdi her yer ve ben deriiiin bir oh çektim..
Öğle saatlerine doğru Tekirdağ'a vardığımızda biz hala kahvaltı yapmamıştık.Maksat köfte ile kahvaltı yapmaktı ama bu öğleye kısmet oldu trafikten :)..En meşhur köftecilerinden biriymiş Özcanlar köfte...Meşhur olmayı fazlasıyla haketmişler bence.Köfte,köfteydi yani.Ben anlatamıyorum ama en son İnegöl'de yediğim köfteyi number one olarak ilan etmiştim ama bu köfte onunla birlikte zirveyi paylaştı,hatta bi gıdımcıkta geçti diyebilirim.Balkanlı dostlarımız bu işi biliyorlar,helal olsun...
Birde meşhur dondurmalı peynir helvası ile Hayrabolu tatlısını denedik...Denemez olaydık..Şimdi hala sayıklayıp duruyoruz..Mükemmel ötesi..
Sizlere sevgilerimi yolluyor,Edirne ve Çanakkale boğazında buluşmak üzere diyorum...
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
instagramdayım..
Ben'ce...
- Limon çiçekleri
- Antalya, Türkiye
- Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Google Website Translator
İzleyiciler
Facebook'tayım.
Nereden böyle?
Misafir olduklarım
Sayfalar
Blogger tarafından desteklenmektedir.
5 MUHTEŞEM YORUM..:
Offf off off,manzara,boğaz,kapalıçarşı,mamalar ve siz :)
Yine ne güzelsiniz..
Sabah sabah İstanbul aşkım depreşti bak şimdi:)
Şöyle her bir karışını adım adım gezmeyi resimlemeyi çok istiyorum,inşAllah ben de giderim tez zamanda:)
Hayırlı Cumalar canım.
istanbulu görmeyi ben de çok istiyorum ama senin anlattıklarından sonra gözüm korktu valla.köfte ve tatlılar süper gözüküyor.sakine
Havva hanım siz misefir olarak diyorsunuz ben orda doğup büyüyen ve antalyaya göç eden biri olarak en son 2006 da gittiğimde istanbula ben bu şehirde nasıl yaşamışım dedim. hemde kötü şartlarda yaşamadığım halde dedim. sultan
İstanbul bana göre değil ama gezilecek yerler hatırına insan dayanıyor. Burada her şey elimizin altında sanki.. Yinede yorgunluğa değmiş ne güzel yerler gezmişsiniz.Sevgiler..
İKEA yavaş yavaş yayılacak gibi gözüküyor ama Antalya'da olmamasına şaşırdım galiba ...
Tekirdağ'ın köftelerini yemek için yollara düşesim geldi bak şimdi : )