28 Aralık 2012 Cuma

Erciyes'ten..

(Hala telefondan zorluklarla post atmak durumundayım)
Baba ocağında geçirilen harika bir 10 günün ardından onlardan ayrılmanın hüznü ile özleyip  ve özlenmiş olarak aileme kavuşmanın sevinci birbirine
karışmış durumda..
Tembelliktenmi yoksa rahatlıktanmı bilinmez ki ben bunu babamızın iş dönüşü zamansızlıktan dolayı yemek telaşını minimuma indirme çabası olarak görüyorum,hazır ve dışarda yemek olayının izlerini hissetmedim değil:))
10 gün tepe tepe kullanılan evin temizlik işlerininde alel acele dönüş akşamında yapılmış olduğuda gözümden kaçmadı:)
Olsun..Bana hiçbir olumsuzluk yansıtmadan kendilerini çok güzel idare etmişler ya,bu bana yettide arttı bile..Gelince eşim;Tatilimin nasıl geçtiğini,memnun kalıp kalmadığımı sorduğunda,söylediğim ilk şey;"Sen olmasan bu tatili nasıl yapardım ben?" oldu.
Tatilimin güzelliği bir yana,bana bunu hiç tereddütsüz imkan veren eşime ve çocuklarıma sonsuz teşekkürü bir  borç bilirim:)
Ve ben..
10 gün baba ocağında aile saadeti yaşamanın dışında hiç görmediğim kadar eski dost(ama eskimemiş olan dostluklarımız),akraba ve yer gördüm diyebilirim...Ne kadar özlüyorum ben buraları..Benmi öyleyim yoksa herkeslerdemi var bu duygu bilemiyorum..Yani ilkokuluma kadar gittim,sınıfıma kadar çıktım düşünün.
Eski mahallemizi kardeşimle sokak sokak gezdik.Yok şu duvardan atlardık,yok şu evde falancalar otururdu,evimizdeki dış boya hala babamın yaptığı boyayla duruyor ona bile baktık:)..Okul yolu..Anılar..Bir bir geçti gözümün önünden..




Annemlerin yazlık evine gittik bir hafta sonu.Sac sobasında güzellikler hazırladılar.Biraz üşüyerek,biraz ısınarak keyfini çıkardık.Arasıra sobaya odun atıp yanmasını ve üzerinde demlenen çayı yudumlamanın tadını anlatmama gerek yok sanırım..




20 derecelerde seyreden sıcaklıklardan kar yağmış Erciyes'i ziyaret etmeden olurmu?Üşümeden gelmek olurmu?Kara basmadan gelmek olurmu?



Yani Erciyes'in olmazsa olmazı sucuk ekmek yemeden?
Olmaaaz...

Devamı yakında...Sevgiyle kalın..







11 Aralık 2012 Salı

Ben gider!

Nihayet işyerimiz bir süreliğine tatile girdi.Dolayısıyla bizlerede zorunlu yıllık izinlerimizi tamamen verdiler.Bu demektirki yaza iznimiz kalmadı:(
Artık yaza nasıl bir çözüm yolu bulunur bilemiyorum.
Fırsat bu fırsat memlekete rutin kış kaçamağımı yapmak için kaçıyorum dostlar.
Erciyes'in ayazını her kış yemezsem olmaz:)
Kuzular babalarına emanet,hepsi Allah'a emanet..
Cuma günü yola çıkıyorum.
Ben nedense seviyorum ara sıra böyle yalnız tatilleri.Birazda geride kalanların büyümüş ve emin ellerde oluşundan mütevellit yetişkin annesi olmanın rahatlığını yaşamanın hazzı bir başka oluyormuş.
Dönüşümde güzel postlarla sizleri selamlayacağım.Hep aklımda fikrimde olacaksınız...

Bekle beni Kayseri!
6 Aralık 2012 Perşembe

Kaldım öylece..

Öyle özlüyorumki burayı ama şu bilgisayarsızlık bende resimleme ve yazma hevesini kırıyor dostlar.
Son bir hafta diyoruz artık işyerinde ve daha sonra bizim uzunca iş sömestrimiz başlIyor:)
Bu arada harf hatalarımı mazur görün dostlarım çünkü telefonla düzeltmeyi bile henüz beceremiyorum:)E teknoloji fakiri bu arkadaşınızıda artık hoşgörUrsünüz:)
Evet aralık ayından şubat ayına kadar uzunca bir tatil yapacağız gibi.
Ben bunun yaklaşık bir haftasını Kayseride ailemin yanında geçirmeyi düşünüyorum kısmet olursa:)
Bu aralar koşturmadayım çünkü birkaç günlüğüne evin hem annesi hem babası konumundayım:)
Eşimde yıl sonuna kadar kullanması gereken iznini kullanıp Istanbul'a yeğeni Bahadırın yanına ışınlanıp (benim zorumla biraz) bir değişiklik yapmak isteyince biz 3 hatun evde ev direğinden yoksun bir halde hayatımIzı idame ettiriyoruz:)
Böyle birkaç günlük ayrılıklar bazen bana ve onada iyi geliyor sanki.
Babamız sanki okyanusötesine yolculuk edecekmiş gibi duygusaldı gitmeden önce..:)
Çok sık arayıp rahatsız etmeme konusunda kendi kendime söz versemde farkına vardımki ben yine günde 3 posta arıyorum:)

Ve şu an farkediyorumki fotoğraf depolama alanım dolmuş.Eh..eşimi beklemekten başka çarem yok.Yoksa sizinle bugün kadın kolları olarka pişirdiğimiz aşurenin görüntüsünü paylaşacaktım..Ev reissiz olurmu?Olmazmış...
27 Kasım 2012 Salı

Alo,alo...

Telefondan bloga yazı yazınca böylede bir başlık esiverdi.Malumunuz laptopumuz hala komada olunca:)Kurtulup kurtulmayacakları henüz belli değil.Ben ruhuna Fatiha okuma niyetlerinde olsamda..
Yakıştıramıyorum kendime buradan yani telefondandan post atmaya.Gayriciddi ve telefon resimlerinden oluşan bir post oluşturmak istemedim şimdiye kadar.
Gelin görünki yazma isteğim bendeki bu "ben öööle telefonlardan falan basit post atamam,, şeklindeki bendenizin kibirli edalarını kuzu kuzu buraya mahkum etti:))

Doludizgin geçen hayat beni yorsada nedense artık şikayet etmiyorum çünkü bir faydası olmadığını geçte olsa anladım.
Bu aralar aynaya baktıkça bu yorgunluğun ve yoğunluğun izlerini (hiç yaşıma bağlamıyorum) artan beyaz birkaç saç teli ve kazayağı kırışıklıklarıyla atlattığımı düşünsemde kendimi kandıramıyorum:))..Etrafımdada artık kazık kadar insanların abla demesine tahammül gösteriyorum.Saygıdan diyorlar tabi canııım:)

Bağlama kursum doludizgin giderken bende sınıfın ineği olarak:) kendimle bu anlamda gurur duydum:)..Öğrendiğim ilk parçayı buraya koymaya söz vermişken bunu facete gerçekleştirdim.Niyetim daha profesyonel bir çalışmayı burada paylaşmaktı:)..Görmek isteyen arkadaşlar oldu.Öyle çok merak edilen bir durumum yok.Tıngırdatmadan öteye gitmeyen bir "tren gelir hoş gelir,,...:))


13 Kasım 2012 Salı

Nohut salatası ve aile keyfi..



Uzaklarda olunca kapıyı çalacak herkesi dört gözle bekler olduk.
Kardeşim geldi dün ve biz çok sevindik...
Adı Sancar...sevmesede.
Doğduğu zamanlar Kıbrıs barış harekatında adı geçen meşhur bir komutan varmış;Semih Sancar..
Bir gurbetçi ailesinin ülkesindeki kahramanlarından etkileşiminin izleri olan bir isim..
Öyle sık gelmez,uzun süre kalmaz...
bir ceee...eeee der gider.
İşlerini sıkı takip eder.Yıllardır tatil yapmaz.
Titizdir,tam bir başak burcudur.
Bu titizliği günlük yaşantısına çok yansıdığından karşıdakine zor anlar yaşatabilir:)
Benden bir yaş küçük ama bana hiç abla demedi:)
Sabaha kadar oturup sohbet eder,
Çok şeyini paylaşır benimle ama yinede hiçbirşeyini paylaşmaz gibidir kimseyle..
Bilemezsiniz aklından neler geçer..
Gittiğimde veya geldiğinde mutlaka beraber gidecektir benimle heryere..
Alır götürür,gezdirir,yedirir içirir..
Özel bir bağı vardır benimle..
Belkide yaşlarımızın yakınlığından dolayı çocukluğumuzda çok şeyi paylaştığımızdandır.
Geçmişe benim gibi çok bağlı ve benim gibide eskileri anlatıp yad etmekten büyük keyif alır..
Bu keyif sabaha dek sürebilir...O kadar diyeyim.


Geldiği gün öğleden sonra biz işten çıkınca doğru pikniğe gittik..Biz ogün ilk defa soğuğu bu denli hissederken soğuk memleket insanı bu zat T-shirtla ''yanıyorum,, nidalarıyla günü tamamladı:)


Eşimin elleriyle yaptığı mis gibi közde kahvelerimizi içtik..


   Sonrasında çekirdeklerimiz ve Kayserimin meşhur şekerlemecisinden lokumları afiyetle yedik..


    Toplu halde gezmelere çıkıldı...Dikkatinizi çekerim.Kısa kollu t-shirtüyle aramızda sadece bir kişi var:))


Manzaranın keyfi çıkarıldı...




Kaleiçinde güzel kareler vardı.......


En güzellerinden biri işte...Halasının güzeli.

Yarın gidiyormuş beyefendi..Öyle boşyere kalamazmış,işleri güçleri onu beklermiş,yolları denize açılmasada canı memleketi Kayseriymiş:))
Artık 5 yıl sonra falan yine gelir herhalde:)

Aaaa az kalsın geçen hafta yaptığım nohut salatasını unutuyordum.


Haşlanmış ve kabukları soyulmuş nohuta konserve mısır,kornişon turşu,közlenmiş kırmızı biber,soğan,dereotu,maydanoz,zeytinyağı,nar ekşisi ve tuz ilave edip harmanladım...Nefisss oldu.
Benden başkada yiyen olmadı pek..Beğenilmedi diycem ama damak tadımada çok güvenirim...

Yaniiii
Ben bu aralar meşgullerdeyim dostlar,
En kısa zamanda döneceğim ve rutin hayatla sizlere merhaba diyeceğim inşAllah.

Sağlıkla,mutlulukla kalın..
6 Kasım 2012 Salı

Yine yeniden..

Şükür kavuşturana,bilgisayarımız geldi.Herhalde en uzun ayrılığımız oldu.Zaten mecburiyetten olmasada uğrayamayacağım kesindi bloguma...Yoğunluğumu,yorgunluğumu anlatmaya kelimeler kifayet etmeyecek durum ve vaziyette olduğundan hiçte anlatmayayım:)
Sizleride işyerinde,küçücük boşluklarda telefonumun ekranından köşede bucakta hemencecik göz ucuyla takip ettim dostlar.Öyle zengin kalkışlarıyla (memleketimde çok kullanılır) ayrıldım sizlerden..
İnşallah en kısa zamanda uzun uzun ziyaretlere geleceğim...

Neler yaptım;Çalışmak dışında hiçbirşey...Sezon doludizgin başlamışken yılbaşı civarında vereceğimiz bir ''es,, ile nefes alacağız inşAllah.
Bağlama kursum dışında katılabildiğim hiçbir faaliyet,etkinlik ve sosyal aktivitemde olamadı:)En büyük aktivitem 1 haftadır birikmiş olan ütüleri ancak bugün yapabilmekti:)..En sevdiğim dizileri bile fragmanlardan takip ettim,yavrucaklarımı birkaç defa hazır yemeklere talim ettirdim,akşamları yemek bile yiyemeden uyuyakaldım,sabahları kalkmakta güçlük çektim,10 gün boyunca migren atağım geçmedi,tatlı yapamadım,hatta ve hatta hazır cheescake malzemesini bile dolaptan alıp yapamadım...
Kısacası yetemedim hiçbirşeye...


     Geçtiğimiz günlerde geldi Adriana...Güzel bir öğle yemeği yedik kendisiyle Akdeniz'in sakin ve dingin ufuklarına doğru...Yine gelecek...


 
   Tek etkinliğimiz müşterilerimizi götürdüğümüz yemekler şu sıralar..Oda sıradan gelmesin artık ve keyfini çıkaralım diye dua ediyoruz...Bu aralar;Antalya'da hava güzeel,deniz güzeeel...


      Sıcak çikolatalı kekimiz dondurma eşliğindeydi...


    Benim tercihim olan karamelli,kestaneli tatlıyı yemeğin number one 'ı olarak başköşeye koydum..
    Şefimize teşekkür ederiz...

    Yarın akşam yine bir müşteri yemeğimiz var ve ben çoook yorgunum...Biri beni tutsun.Yıkılmayayım...


                            Seni herzaman bekliyoruz Adriana...

Hadi güzel bir şarkı.....


25 Ekim 2012 Perşembe

Gaipten bayram selamı..

Bu kadar uzak kalmazdım sizlerden sevgili dostlar.
Yine evdeki bilgisayarın azizliğine uğradıkki bu bizim evde tuhaf karşılanan bir durum ama yeni alınan telefonum sağolsun şu an bunun üstesinden fazlasıyla geliyor ve benim hayretlere düşmeme sebep oluyor:)
Telefon demeye hicap duyuyorum çünkü kendileriyle bilgisayar formatında haşır neşiriz:)
Tek sorun sadece telefondan resim yükleyebilecek olmam.

Sizlere sevdiklerinizle mutlu,huzurlu,sevinçli,sağlıklı,keyifli,bol kahkahalı,bereketli,
ve hayal ettiğiniz bir bayram geçirmenizi diliyorum.Gelecek yılda burada bu dilekleri tekrarlayabilmekte en büyük duamız olsun.
Rabbim ibadetlerimizi kabul eyler inşallah.

Bayramın ilk günü beklenmedik şekilde izinli olmak güzeldi.Şu an tatlı bir yorgunluğun kollarında,e birazcıkta rahatsız olmanın verdiği sıkıntıyıda burda,sizlerle buluşarak hazza dönüştürmek kadar mutlu eden bir durum yoktur beni.
Her ne kadar yarından itibaren sabahları yoğun bir tempoyla işe gidecek olsamda.. Her ne kadar sevdiklerimizden uzak,gurbet ellerde çekirdek ailemizle pek durgun kendi halimizde bir bayram geçiriyor olsakta..Bu günlerimize şükürler olsun...
17 Ekim 2012 Çarşamba

Haftasonu..

Klasik bir pazardı..Çalışmayı beklerken izinliydik.Plan program yapacak vakit yoktu..
Çamaşırdı,ütüydü derken vakit öğleden sonrayı buldu..
Sevmemeye başladım Pazar günlerini..
Neden bilmiyorum.
Çocukların ikiside boş olmuyor,ailece,ortak yapılacak birşey yok..
Bizde nereye gittiğimizi bilmeden çıktık evden..
Serik dolaylarını geçtik.
Nereye gittiğimizi hala bilmiyoruz..
Aspendos yol ayrımına geldik,girdik bu yoldan..


Belkıs köyünün pamuk tarlalarından geçtik.
Rabbim giyeceğimizin hammaddesini topraktan bize vermiş ya,
Bana mucizevi gelen ender yaratılanlardan biri..Yarım saat arabada mevzusunu yaptım,şükürler       ederek,hamd-ü senalar ederek...


     Köprüçay'da bir mola...



Çayın kenarında birer çay içelim diye niyetlendik ama arabayı park edip yanaştığımızda masalarda oturanların pekte ailevi ortama göre bir durum ve profil oluşturmadıkları kanaatine varan eşimin vetosuyla vazgeçildi..Haklı olarak.


Dönüşte acıkınca yolda bir pidecide aldık soluğu.
Niyetimiz seramoni ile bir yemek değildi.
Kızlar eve kurslarından gelmek üzerelerdi.
Hemen yiyip kalkalım dedik..


    Bu ayran hemen geldi...


    Amma velakin hayatımda en geç gelen hatta artık beklemekten nerdeyse kalkmak üzere olduğumuz pideleri yedik..Tamı tamına 1 saat!....Kısacık öğleden sonramızın 1,5 saatini bir Karadeniz pidecisinde heba etmek kadar beni kahreden birşey olmadı Pazar günü..


     Dahada gelmem:)))...Zaten pideyide sevmedim..


12 Ekim 2012 Cuma

Yaşasın üşüyorum!


Üşüdüğüme bu kadar sevineceğimi tahmin etmiyordum.Evet gündüzlerden bahsetmiyorum ama gece ilk defa bugün üşüdüm birazcık.Çokta sevindim.Gelemiyorum ben bu sıcaklara ama çok soğuklarda geldimi sızlanır dururum..Aslında bu sonbahar ve ilkbahar hiç bitmesede bende hep mutlu olsam:)...Yani hafif hafif üşüsem:))..Çok şey istiyorum tamam..

Henüz işlerimiz yoğunluğa doğru giderken bense geçen yıl bu zamanlar 5:30 da kalkmanın perişanlığını hatırladıkça mutlu oluyorum.Henüz kalkış saatlerimiz en erken 06:30....Bir saat bir saattir..

Artık küçük boy kuzu öğleci.O sebeptendirki biraz erken kalkmıyorum.Yani bana göre 07:00 suları geç bir saat...

Büyük boy kuzuda kahvaltı ve okula hazırlanıp gidiş sorumluluğunu fazlasıyla güzel üstlendiğinden artık lise 3 talebesinede kalkmamama lüksüm oldu:)..Buda benim bu yılki lükslerimden..Yani en azından yarım saat fazla uyuyorum..

Gündüz yazlık ve kısa kollumu yoksa Antalya'da birdenbire bastıran sağanak yağışa ve rüzgara göremi giyineceğiz allak bullak olduk...Sabahları serin,öğleleri henüz sıcak..

Bağlama kursunda öğrendiğim la...si...do ve re notalarının yerlerini 6 gündür hemen hemen hergün çalıştım.Parmaklarım hızlandı gibi.Bir ara yapamayacağımı düşünerek odada gözlerim dolu dolu oldu..Kimse görmedi ama.Ne zormuş.Ama başaracağım.Bakalım bu hafta neler öğreneceğiz çok merak ediyorum.

Buhar kazanlı ütüm dün birden buhar vermeyi kesti.Eyvahlar olsun dedim.Telefonum s.o.s veriyor bir haftadır üzülmedim(yenisini almak için artık bir bahaneye bakıyordu çünkü) ama sözkonusu ütü olunca panikledim.Neyseki evimizin direği,tamircisi,elektrikçisi,bilgisayarcısı,marangozu,kek pişiricisi,servis şöforu,öğretmeni,teknikeri vb...:)))Olaya gelir gelmez el koydu...15 dakika sonra bir ses;Tamamdıııır....Oh bee..

Henüz evde balık sezonunu açmadım ama kararlıyım bu haftasonu balık pişecek..

Ramazanda verdiğim 2 kiloyu geri aldığımı görünce yine hüzünlendim.Naapıcam şimdi yine hafif bir diyetemi başlasam ne?(Gerçi bugün aldığım pantolonun bedeni 36 olunca şaşırdım ama o serinin kalıpları büyükmüş:))

Aralık ve Ocak aylarında bizim işyeri yine çok sakinmiş ve yine bir kış izni görünüyormuş...İşyerim adına üzgünüm.Yine 1 hafta veya 10 günlük yalnız bir Kayseri yolculuğunu iple çekiyorum.Buda benim bakış açım:))Geleceğim...

Bu şekilde yazmak daha bir rahatlattı beni.Ne o düşük olmayan cümle kurmak için didin,giriş,gelişme ve sonuç bölümlerine göre yazını yaz:))..Kafama göre takıldım bugün.Affınıza sığınıyorum..



Çok güzel yorumlamış...





10 Ekim 2012 Çarşamba

Ödüüüüll!





 Demlenmiş yaşam öyküleri blogunun sahibesi sevgili arkadaşım Dilek bu iki cici ödülü banada vermeyi layık görmüş..Kendisine çoook teşekkür ediyorum.Dilekciğim seninle tanışma fırsatı bulduğum içinde çok mutluyum.Senin zerafetin çok ayrı..
Bende bu ödülü hangi blogger arkadaşıma vereceğimi düşünürken,seçim yapabilmenin çok zor olacağını fark edip takip ettiğim bütün blogger arkadaşlarımla paylaşmayı uygun gördüm...





8 Ekim 2012 Pazartesi

Portakal'dan kortej,şirket yemeği..

12 yıldır Antalya'dayız ama bir kere bile Altın Portakal kortejine denk gelmedik.İlla gidelim diyede bir hevesimiz,çabamız olmadı.Dün öğleden sonra akşamüstü epeydir gitmediğimiz çarşıya gidip gezelim dedik.Trafik allak bullak,hiç aklımıza gelmiyor,ilerde bir kaza var galiba diyoruz.Yerlerdeki konfetileri görünce jeton düştü.Trafiğede girmiş bulunduk.Bir an önce kestirmeden korteje yakalanmadan çarşıya varalım demiştikki tamda kortejin geçtiği an'a denk geldik.Bu kadar olur...Neyse bunca yıldır denk gelmediğimiz olaya istemedende olsa tesadüfle şahit olduk.


İnsanlar işlerini güçlerini bırakıp saatlerdir bekliyorlarmış...


     En önde Türkan sultan görünüverdi.Yanında İlyas Salman.Sultan çok sakin ve sevecen gözlerle kıpırdamadan etrafı izliyor.Bakışlarıyla herşeyi anlatıyordu.Yalnız yanındaki belediye başkanının kendini paralayarak etrafa el sallayıp yırtınması çok komik görünüyordu:))Tezahüratların kendinemi yapıldığını zannediyordu ne:)


     Camii yıkılsada mihrap yerinde misali Türkan sultanın güzelliğini yıllar bile alıp götürememişti.Kortejin en güzel sanatçısıydı bence...Bazılarını artık tanımakta zorlanırken..


     Nuri Alço ve ....Coşkun'a olan ilgi bir hayli idi.


          Süleyman Turan ve ?...Adını hatırlayamadım..


        Yusuf Sezgin ve Selma Güneri..


       Ahu Tuğba ve papağanı:)


                                 Meral Zeren........


                          Hallederiz Kadir:)


Nilüfer Açıkalın..


Salih Güney..



                   Canlı heykel:))


Kış sezonunun açılması sebebiyle şirketimizin patronu bugün bizi güzel bir öğle yemeğinde ağırladı..
Teşekkür ediyoruz..

Büyük ustanın yine çok güzel bir türküsünü öyle güzel yorumlamışlarki...

Döküm tava lezzeti ve bağlamamla vuslat..

Ev reisimizi Ramazan'dan beridir bir döküm tava ve bu tavada et pişirme merakı sarmıştı.Sanırım bu şeflerin düellosu programındaki pişirme yöntemlerinden fena halde etkilenmişti.Çok etçil değildir kendileri ama etide ya mangalda yada ona benzer türde pişirilince yiyenlerden.Yani 40 yıl etli yemek pişirme pek umrunda olmaz:)
Döküm tava alacağım diye diye en sonunda internetten siparişini verdi ve tavasına kavuştu.Yani alüminyum döküm olmayan gerçekten demirdöküm bir tava.3 kilo'cuk ağırlığında:))
Tabiiki bu tavalarda pişen yemeklerin lezzetinin methini biliyordum ama kullanımının bu kadar dikkat gerektirdiğini bilmiyordum.
Öncelikle detaylı bir araştırmaya girip tavanın kullanımdan önce ve sonra yapılması gerekenleri hıfzetti:))sonrasındada tavanın bütün bakım ve kullanım haklarını bizzat üstlendi:)Temizliği dahil:)
Efenim,tava hiçbir kaplaması olmayan demirden döküm olunca haliyle gözenekli olduğundan bir ön koruma olarak ocak üzerinde ısıtılıp zeytinyağı ile yağlandı,fazla yağı kurulanıp bir tepsiye ters çevrilip 200 derece fırında 1 saat pişirildi:))Kendi halinde soğumaya bırakıldı fırında.Bundaki amaç dökümün bütün gözeneklerini yağ ile kaplayıp hava ile temasını kesip paslanmasını önlemekmiş.
Hiç yağ kullanılmadan ocak üzerinde direkt ızgara yapmak için belkide en ideal materyal.Nefis olduğunu anlatmaya gerek yok.Ağır olmayıp,bakımlarıda bu kadar zor olmasa belkide tüm tencere ve tavalarımı döküm ile değiştirirdim.Belki değil aslında kesin değiştirirdim...


Tercihimiz ''Korkmaz,, marka idi çünkü kullanım ve şekil olarak piyasadaki en iyi markaydı.Zaten yerli başka marka yoktu ve yabancılarda gereksiz yere uçuk fiyatlardaydı.Ovalide vardı ama küçük geldi ve kare olanını tercih ettik..


    Sıfır yağ ile evde nefis bir ızgara için harika bir seçim...Eşimin ellerine sağlık,büyük bir hevesle besledi bugün bizi:))
Temizleme işindede kesinlikle deterjan kullanılmıyormuş.Yine gözenekli yapısından dolayı.Sıcak su ile yağların çözünmesi için ocak üzerinde kaynattı.Bulaşık süngerinin yeşil tarafı ile güzelce ovdu.Durulayıp 5 dakika ocakta su ve nemini buharlaştırarak ısıttı ve güzeelce yerine kaldırdı..
Ben nerdeee,nasıl becerecektim bu işleri:))Ben anlamam bu döküm tava işinden:)))Hiiiç anlamam,işim olmaz:)


    Nihayet kurs hocamız bağlamamızı getirdi dün ve nasıl sevindirik oldum anlatamam.Alırkenki heyecanımı görseniz sizde hocam gibi kahkahalarla gülerdiniz:)..Besmele ile falan:)..Elime alırken öyle bir heyecan,nasıl tutucam,naapıcam diye..Birde bağlamamı sağa sola vurmasam hafiften iyiydi ama vurduktan sonra sanki canı yanmış gibi vurduğum yerleri gayri ihtiyari ovalayınca arkadaşlar koptu:)
İlk 3 notamızı ve bu notaların parmak alıştırmalarını öğrendik ve evdede bir hevesle çalışmaya başladım.Kapıdan bağlamayla girince eşim ''vaay bozkırın tezenesi gelmiş,, deyince birden havalara girdim sanırım evdekilere bu 3 nota ile 2 saat resital verdim:))


En kısa zamanda çalabileceğim ilk türküyü sizlerle paylaşacağım söz ama bu uzun sürecek gibi.Çok zoooor...Omuzlarım kendimi sıkıp uğraşmaktan kasıldı,parmaklarım yanlış basmayayım diye didinmekten çok fenalar.Hiç şikayetçi değilim,ben bu işi kıvıracağım...Ama bağlamanın sesi bir başka yahu...

3 Ekim 2012 Çarşamba

Mutlu ve harika bir buluşmanın ardından...

Bundan yaklaşık 3 yıl önce bana blog sayesinde muhteşem arkadaşlıkların olacak,onlarla biraraya geleceksin ve geldiğinde duyduğun mutluluk anlatılmaz olacak,o yüreklerin güzelliğini kendi yüreğinin en nadide köşesine emanet edeceksin,samimiyet gözlerden,sözlerden akacak deselerdi inanmazdım..
İzleniyor olduğunu birde bu güzel yüreklerden sözlü duyunca bir blogger olarak insan bir başka oluyor...Herbiri ayrı ayrı harika dostlar olan Antalyalı bloggerlarla bugün nihayet buluştuk.Sevgili Ayşeroze arkadaşımızın özverisi ve organizasyonu,sürpriz bir şekilde sponsorumuz olan Finike Döviz'e sonsuz teşekkürler...Güzel dostluğunuz için;


ve tabiiki kekiğimiz Ayşegül....Teşekkürler.

















Manzaramız harikaydı



Sevgili Dilek....Çok incesin sen..Güzel düşüncen için teşekkür ediyorum arkadaşım.


Bir dahaki buluşmamızı iple çekeceğim...Sizleri çooook seviyorum...İyiki varsınız,iyiki tanıdım güzel yüreklerinizi...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors