30 Mayıs 2011 Pazartesi

Unutmadım..

  Sevgili Zeliha geçenlerde beni mimlemişti.Daha önceden cevapladığım bir mimdi ama tekrar yayınlamakta bir sakınca görmedim..Teşekkür ediyorum canım..





-Hayalinizdeki meslek nedir?



Meslekmidir nedir ama hep siyasetçi olmak istemişimdir.Küçükkende hep polis:))




-Kışın sürmeyi en sevdiğiniz parfüm nedir?


Şu aralar Bvlgari jasmin Noir kullanıyorum ama vazgeçemediğim parfümüm Dior Hypnotic Poison..


-Çaymı kahvemi?Kaç şekerli?sütlü sütsüz?


Birkaç yıldır artık kahve içmiyorum ama çayıda sadece sabah kahvaltısında 1 bardak.1 yıldır tatlandırıcı kullanıyorum.


-En önemli makyaj hileniz?


hilemidir siz değerlendirin ama göz kalemi , rimelim ve parfümüm olmadan asla...

-Tam şu an kucağınıza bir cin düşseydi ve 3 dilek hakkınız olduğunu söyleseydi ne dilerdiniz?


Çocuklarıma mükemmel bir gelecek


Mutlu ve barış dolu bir dünya


Türkiye'nin dünyanın süper gücü olduğunu görmek..




-Kahvaltı,öğle yemeği,akşam yemeği veya tatlı.Bu öğünlerden ömrünüz boyunca sadece bir tanesini seçmek zorunda kalsaydınız hangisi olurdu?


Hiç tereddütsüz kahvaltı..




-Eğer Hello Kitty olsaydınız kurdeleniz ne renk olurdu?


kırmızı




-Eğer ömrünüz boyunca birtek takı takma seçeneğiniz olsaydı bu ne olurdu?


Alyansım herhalde..




-Sahip olmak istediğiniz yetenek nedir?


ışınlanmak:))




-Bitince almaya devam edeceğiniz kozmetik ürünü?


Nemlendiricim.




-Eğer geleceği görme şansınız olsaydı.görmek istermiydiniz?Evetse tam olarak neyi görmek isterdiniz?


Görmek istemezdim aslında ama illaki bir cevap isteniyorsa kızlarımın üniversiteyi bitirdikleri günü..




-gizli ünlü aşkınız kim?(fotoğraf koyun)


-Aşk demek istemem ama çok öyle ayılıp bayıldığım birileri yok.Kenan İmirzalıoğlunu beğenirim mesela..(Resim koymaya vaktim yok)




-Neden blog tutmaya başladınız?


Paylaşımı çok sevdiğim için..



Sorun var..Çözümsüz değil.

   Çoğu bloglara yorum yazamıyorum arkadaşlar.Benimde bloguma yorum bırakamayan arkadaşlar uyardı,sabahtan ayarlarımı düzelttim ve yorumlarım gelmeye başladı.Sevgili Sevda burada sorunu çözmenin yolunu göstermiş.Sağolsun.Sizlerde bu pop-up ayarını düzeltirseniz arkadaşlar yorumlarımızı yazma şansımız olacak.Bu arada yazdığınız yorumlara elimden geldiğince cevap yazmaya çalışıyorum bilgilerinize..
   Pazar günü izinli olursam gün boyu uyuyacağım demiştim:)Sabahın kör gözünde yine ayaktaydım.Uyumaya çalıştım,çalıştıkça kötü oldum.Sonuç olarak hergünkinden daha uykusuz gezdim.Günün en güzel tarafı ailece yaptığımız kahvaltı idi..


     Nasılda keyifliydi çocuklar.Hep beraber kahvaltı ederken çeneleri bir açıldı,pir açıldı.Şakalar ,espriler gırla..Akşamada bir balık soframız vardı ama o kadar acıkmışızki görüntüleyemeden kuş olup uçtu:)

  Acil bir telefonlada geç saatlerde vekil adayımızla bir ev toplantısında buluştuk.Faydalı ve etkin geçen toplantıdan geç saatlerde dönebildim.

  

Sizleri çok seviyorum...

Kimin söylediği hiç önemli değil ama yorum ve şarkı o kadar güzelki.......


Ahmet Kaya - Siire Gazele cdegdas
27 Mayıs 2011 Cuma

En yağsız tarafından kızartma:)

   Deermişim:))..Herkesi sevgiyle kucaklıyorum.
   Kızartmanın yağsızı olmaz tabiiki.Bir rulo kağıt havluda koysanız altına!Birde mübarek, yaz kış denmiyor zevkle tüketiliyor.Her yağlı nimet neden hep zararlı ve kalorilidirki?Nefsimizin kontrolümü?diye düşünürüm bazen..
   Epeydir yapmıyordum.Aslında kolay gibi görünen ama parça parça kızartılması,yoğurdunun ve sosunun hazırlanması,yağının azaltılması için verilen uğraş hiçte azımsanacak bir emek değil.(Bende bakıyorumda bu ara tembelliği iyice benimsedim yemek konusunda)...Velhasılı bizimkiler için süper bir yemek:)Gerisi önemli değil.Sınırsız tüketiyorlar:)...Bugün tamamda yarına ne pişireceğim ben???


    Marketten dönüşte çiçeklerin rengi beni büyüledi.Antalya'nın tabiat konusunda yazıda kışıda muhteşem.



   Adını bilmiyorum bu güzelliklerin ama hiç önemli değil.Yaradana bir kez daha bu güzelliklerden dolayı şükrettim.Renkleri içime sindirdim.Uzun uzun baktım....Mutlu oldum yani!


  
    Çiçekler ruhun dilidir.Bakın desenlerine,rengine,saflığına...Anlayalımki Yaradanın büyüklüğünü,kudretini.Tahayyül edemeyeceğimiz şekiller,manalar gizli herbirinde...
    Şu varki,çiçekleri hediye olarak almayı hiç sevmem aslında.Eşimde bu konuda benim nedensiz isteksizliğimi anlayabilmiş değil.Öyle özel günlerde alınan güllere falan havalarda uçmam yani.Evimde çiçek yetiştiremem mesela 2 günde solar:)O yüzdende almam.5 tane kaktüsüm dışında canlı çiçeğim yok.O kaktüslerde bugünlerde rahmete kavuşmak üzere gibi....Anlamıyorum.Annemin dediği gibi gerçekten konuşmakmı gerekiyor bazen onlarla?


Timsah.com
İzleyin:
24 Mayıs 2011 Salı

Gün, tavuklu kırmızı biber salatası ve cevizli erişte ile biter..

 Hiç yorgunluktan şikayet etmeyeceğim artık.Hakkım yok buna şu günlerde.Bugün nadir izin günlerimdendi.Ben ne yaptım?Sabahın 6' sında kalkıp ev ahalisini okullarına ve işe yolcu ettikten sonra,koştur koştur teşkilat çalışmalarına.Milletvekili adayımızla esnaf gezimiz ve sıkı bir broşür dağıtma turumuz vardı.Akşamın 17:00 sinde program hala devam ederken ben artık yorgunluktan sendeleye sendeleye eve kendimi zor attım.Bir nev-i kaçmak zorunda kaldım:) Henüz hastalıktan toparlanamamışken vücudum baş dönmeleri ve tansiyon düşmeleri ile sinyal vermeye başladı...İstemeyerekte olsa arkadaşlarımı bırakmak zorunda kaldım.Yoksa, zevkle koşturduk gün boyu...



 
    Sıcak hava bugün had safhadaydı.Dayandık,koşturduk,konuştuk....Ekip halinde çok organize ve güçlü idik.

   Yolda yorgunluk ve halsizliğin ve tabiiki açlığın verdiği hayal gücü münasebetiyle yemekte neler yapmayı planlıyordum bir bilseniz:))Mantılar,içli köfteler vs...vs.. Haha!O hayal sadece eve girip koltuğa kendimi atana dek sürdü:))...Bitmiştim.Kalkıp toparlanmam 1 saati buldu.E ne yapılır bu saatten sonra?



   1 adet tavuk göğsü haşlanır,didilir,1 kilo kapya kırmızı biber közlenir, soyulur, doğranır.1 diş sarmısakla yoğurt karıştırılır,birazda mayonez....Harika bir yaz salatası...



    Yanınada en kolayından ama  benim  en sevdiğim lezzetlerden,tereyağlı ve cevizli erişte...

    Seviyorum sizleri,hemde çooook....
22 Mayıs 2011 Pazar

İyi diyelim iyi olalım,irmikli tatlıyla bağlayalım..

   Tüm geçmiş olsun dileklerinizi içime hüplettim:) sevgili dostlar.Eksik olmayın.Yürek dolusu,sevgi yüklü yorumlarınızı aldıkça bende bir cana geldim.İyimiyim?Eh ilk güne bakarak,artık bu güzel günde gezebilecek kadar,üstüne birde sevgili rumma'da gördüğüm çilekli irmikli tatlıyı bile yapacak kadar ayaktaydım.Yoğun öksürük ve kas ağrılarım dışında iyiceyim.Binlerce,yüzbinlerce teşekkürü bende buradan sizlere gönderiyorum...

  Ev halkı tabiiki yatmamdan hiç hoşnut değil kaç gündür.Bir durgunluk, bir  gerginlik..Bugün hazır kendimi iyi hissetmişken sevdikleri bir kahvaltıyla başlayabilirdik.

  
   Ekmek dilimleri üzerine evdeki tüm peynir çeşitlerini kırıntılayıp,domatesi ,sucuğu,biberi minik minik doğrayıp içine iki tanede yumurta kırıp  dilimlerin üzerine paylaştırdım.Fırında birazcık kızarttım.



  Hayata ve eve dönüşüm bu ekmeklerle oldu:))

  Bol oksijen almam gerekiyor ya!Sıkıldım ya!Havada pek bir güzel ya!









    Papatyalar kime toplanıyor acabaaa?!


İki araya bir dereyede sevgili rumma'nın çilekli irmikli tatlısını yaptım.Bayıldılar hatta şu saatlerde bitmek üzere...


  
 
    Bir kilo süte 3 yemek kaşığı un,7 yemek kaşığı irmik ve 12 yemek kaşığı şekeri katıp pişiriyoruz.İnmesine yakın 1 paket vanilyayıda karıştırıp ıslattığımız dikdörtgen borcama döküyoruz.Soğuyunca üzerine 1 çay bardağı sütle çırptığımız krem şantiyi sürüyoruz.Sevgili rumma çilekli bir sos yapmış ama ben çilek bulunmadığından hazır çilekli sos kullandım ve hoşta oldu açıkçası.Birdahaki sefere gerçek bir çilekli sosla deneyeceğim.Orjinal tarif için tekrar tık tık..
Afiyet şekerler olsuuuun....Sevgiyle kalın...



   Sibel Can güzel şarkılar söylemiş son albümünde.................

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Defol git artık!


   Yanlış anlamayın.Sözüm tüm kış bana uğramayıp şu güzelim havalarda beni 3 gündür perişan eden bir gribal virüse.Adı batsın:)Adını bile doktor söylerken dinlemedim.3 gündür yataklardayım.Hemde öyle böyle değil dostlar.Ayağa bile kalkmamın mümkünatı yokken bu sabah daha iyiceyim,Yani en azından pc başına kısa sürelide olsa geçebildim.Allah sizlere göstermesin...Sevgiyle..
17 Mayıs 2011 Salı

Etli sulu köfte ve balkon sezonu açıldı..

   Bugün tam anlamıyla yaz geldi Antalya'ya.Ara ara esen serin esintilerden,akşam üzeri bastıran soğuk havalardan eser yoktu.Beni bu havalar sevindirsede,yazın o bunaltıcı sıcakların ilk habercisi olduğundan aldı beni bir düşünce.Nasıl geçecek bu sıcaklar bilmem buralarda.Daha başlamadan şikayetlerine başladım:)
  Akşamüstleri henüz balkonumuzdada serinlikten yemek yiyemedik.Bugün o gündü:))Epeydir yapmadığım etli sulu köfteyi bizim usül yaptıktan sonra keyifle balkonumuzun ilk akşam yemeği ile yaz sezonunu açmış olduk.



Malzemeler:

-Yarım kg. köftelik bulgur
-Yarım kg.'a yakın çiğköftelik kıyma
-1 yemek kaşığı irmik
-1 yumurta
-1,5 çay bardağı kadar un
-1 baş rondoda iyice çekilmiş kuru soğan
-karabiber,kimyon,
-1 yemek kaşığı biber salçası
ılık su

  Kıyma hariç diğer malzemeleri iyice kısır kıvamından daha suluca yoğurup,kıvamını alana kadarda kıyma ile yoğuruyoruz.Elimizi ıslatarak nohuttan biraz büyük köfteleri sıkarak döküyoruz.Daha sonrada yuvarlıyoruz.biraz uğraştırıcı ama iki kez elden geçsede köfteler değiyor..


   Ardından çok az sıvıyağ ile yağladığımız teflon tavada köfteleri birkaç dakika çevirip kızartıyoruz.Et ,köfteler pişerken direkt çiğ olarak haşlanmayıp daha lezzetli oluyor.(Aslında bu kısmını ben uydurdum ve yıllardırda aslında bu şekilde yapıyorum)
   Tencerede kaynayan suya kızarttığımız köfteleri pişmeye bırakıyoruz.Başka bir tavada birazcık sıvı yağ ve tereyağını bir kaşık biber ve bir kaşık domates salçası ile kavurup,nane ekliyoruz.Kaynamakta olan köftenin üzerine döküyoruz.Bir kaç taşım kaynattıktan sonra ocaktan indiriyoruz...Biz yanında yoğurt ile seviyoruz..Sizlerede afiyet olsun..




Sevcan orhan - nazli yar sayit
16 Mayıs 2011 Pazartesi

Patlıcanlı börek..

   Gülücüklerle,sevgiyle,gönül gözüyle sizleri selamlıyorum sevgili dostlar.Farkındayım,biliyorum.Kaç zamandır yemeden içmeden kesilmiş bir hal var gibi blogumda:)Gezmelerden,merasimlerden:)başımızı alamadık bir türlü.İşin aslı evdeki kısıtlı zamanımda ne yaptıklarımı resimleyecek,nede sizlerin o güzel postlarınıza yorum bırakacak kadar zamanım var.Hepsini okuyorum ama o bile o kadar zamanımı alıyorki,bir bakıyorumki gece yarısı olmuş.Haliyle sabah erken kalkmanın verdiği yorgunlukla diğer gün nerdeyse tavuklar gibi erkenden uyuyakalıyorum:)
  Patlıcanlı börek sevdiklerim arasındadır.Çok sık yapmasamda ki bunun sebebi sadece çocukların çok severek yemeyişidir,bugün evdeki patlıcanları bu şekilde değerlendireyim dedim.Eşim çok seviyor.Çocuklarında herhalde,umarım damak zevkleri değişmiştir:)


    4-5 tane patlıcanı soyduktan sonra rondodan çok ufalanmayacak şekilde geçiriyoruz.2 tane soğanı sıvıyağda soteliyor patlıcanları ve 2 tane doğranmış yeşil biberle birlikte kavuruyoruz.Birazcık biber ve domates salçasıda ilave edip karabiber ve tuz ekleyip,yumuşayınca ocaktan indiriyoruz.6 tane yufkadan birincisini yağlanmış fırın tepsisine yayıp,yumurta,yoğurt,süt ve sıvıyağla hazırladığımız börek harcını ilk 3 yufka arasına dağıtıp patlıcanlı harcımızı 3. yufkadan sonra yayıp diğer 3  yufkayada aynı işlemi yapıp en üste kalan sosu döküp susam veya çörekotu serpiyoruz.180 derece fırında altı üstü kızarıncaya kadar pişiriyoruz.
  Sevgiyle,muhabbetle ve sağlıkla kalın..
  
13 Mayıs 2011 Cuma

Hediyelerin en güzeli..

  Bugün gün boyu bloguma giremedim ve şu an itibariyle girdikten sonra gördümki geçen postumun resmi ve yorumları silinmiş.Resmi tekrar yükledim ama yorumları kurtaramadım canlar..Sanırım bloggerdan kaynaklanan bir sorundu bu...
  Doğum günlerini önemsemiyorum diye o kadar ahkam kesmişim,hatırlanmasada olur demişim ama bununla ilgili 2 yazıyıda yazmadan edememişim:)Üstüne üstlük çocuk gibide sevindirik olmuşum:)Anneler günüyle doğum günüm hep denk gelir yada arada 1-2 gün olur.Bu sebepten dolayıda alır bizimkileri bir çifte telaş.O gün eve geldiğimde birşeyler döndüğünü yine hissettim.Boynumda ve kulağımda gördüğünüz inciler 'umun hediyeleriydi.Ayaklarımı uzatıp tam oturmuşken ışığı kapatıp  içeri giren ev ahalisi ''iyiki doğdun,,larla  pastayı getirdiler.




  Birşey bulacağım ya!Bu dört tane mum neyi işaret ediyor söyleyin bakalım!Her biri 10 yaş olup 40'a merdiven dayadınmı demek istiyorsunuz yoksa!



   Veee işte Yaren'imin hediyesi..Birden tv açıldı ve ayarlamış oldukları görüntüyü başlattılar..Kızım gün boyu bu görüntüler için uğraşmış..Gözlerim doldu duygulandım..


 
   Böyle aykırı ve güzel bir hediye ancak aykırı kızım Yaren'den beklenirdi:)

    Babamız ne yapmış derseniz,her yıl aldığı hediyelerin üzerine atlamayıp sonradan değiştirme yollarına gittiğimden mütevellit:) bütün bunlara sponsor olup organize etmiş:)Teşekkür ediyorum!

Sevgiyle kalın....
11 Mayıs 2011 Çarşamba

hoşgeldin 38..

  Hımmm...En azından memleketimin trafik kodu:)..Sevinilecek bir yanı var:) Şaka bir yana yaş kompleksim hiç olmadı.Aksine küçüklüğümden beri hep büyük söylerdim yaşımı.Şimdilerde artık öyle söylemeye gerek kalmadı zaten hakikaten büyüdük.Babama sorsan 20 varmısın kızım?der hala..
   Ömür geçti,bahar geçti,yaş geçti...

10 Mayıs 2011 Salı

Seçim çalışmalarımız..

   Sıkı tempomuz başladı.Öğleden sonra yapılabilecek her türlü etkinliğe katılmaya çalışıyorum.Büyük bir zevkle.Sonrasında eve yetişip ev işleri:)Yetişebiliyormuyum?Valla herşey dört dörtlük olmasada hayret birşey ama yetişiyor.İsteyince oluyor.Her tarafıyla dolduruyorum günü..Bana kalıyormu zaman?Azda olsa yetiniyorum ve mutluyum.Basında resimlerimizi gören arkadaşlar''Hangi ara yaptın bunları?,,deyincede keyfimden maanen ve madden dörtköşe oluyorum:))Resimlerde görüldüğü üzere:)


    Bugün Antalya civarı köylerindeydik.Keyifle yaptık köy turumuzu..

 Teyzemle sohbet ettik biraz ama kendilerini ifade etmekte o kadar zorlanıyor ve çekiniyorlarki,bırakın ikna etmek,2 çift kelam etmek bile zor. Burası Antalya'nın yakın bir köyü yada artık mahallesi diyelim.Ülkemizin ücra veya siyasi baskıları altında bir köşesi değil.Hanımlarımız...Biraz daha kendinize güven lütfen..


   Hep beraber günün sonunda köyün davet edildiğimiz evinde dinlenmeye geçtik.


  Hanımlarımız hızlarını alamadılar:)..Hizmette sınır yoktur ilkesini biraz aşmış olsalarda:)



  Aynur hanııım,Aynur hanım..yorgunluğumuzun üzerine bal kaymak gibi geldi sesin...yüreğine sağlık..Biz her gittiğimiz yerde şarkı,türkü patlatırsak oylardada patlama sağlarız gibime geliyor:))

   Yumulun köy sofrasına!










 Dutlarda öyle güzel görünyorduki...



   Birkaç tane toplamadan edemedim:)


Sevgiyle kalın...
8 Mayıs 2011 Pazar

Anne olma mutluluğu..

   En derin sevgilerimle tüm annelerin,anne adaylarının ve anne olmayı düşünen tüm güzel yüreklerin anneler gününü kutluyorum.Aslına bakarsanız bu özel günler hep bana anlamsız gelmiştir.Annelerin bir günü olmamalı gibi klişeleşmiş bir düşünceyi taşımaktayım ama bu, yılda bir defada olsa dillendirilip hatırlatıldığı içinde tek desteklediğim özel gün diyebilirim...Yoksa doğum günleri,yıldönümleri üzerinde durmayan biriyim.Kısaca değer verdiklerimkini kutlamayı severim.Onuda bugünlerde kiminkini es geçtiysem unuttuğumdan değil,sakın ola yanlış anlaşılmasın...Benim doğum günüm kutlansın diyede hiçbir merak,istek ve özellik istemem nedense.Hatırlandığı zaman mutlu olurum ama unutulursada üzülmem,kırılmam..Öyle takıntılarım yoktur,yada kalmadı diyeyim..
   Çok gevezelik ettim yine,konuyu dağıttım ve uff'lamalı puff'lamalı bir hale soktum farkındayım:)..Anneler günü olması Pazar Pazar benim işe gitmeme engel değildi.Herkes mışıl mışıl uyuyorken,sokaklar haftanın en tenha gününü yaşıyorken,öğleye kadar çalışmak bile sıktı açıkçası.Eve geldiğimde çocuklarda bir telaş,bir panik..anne sakın mutfağa girme!,sen içeri geç dinlen..Yaren'in kendi yazdığı anneciğim şiirini bir seramoniyle bana okuması(Kendi yazmış),Minelnur'un mutfakta takırtılarla birşey hazırlama telaşı beni çok güldürdü.
   Mutfaktan bir süre sonra gelen pastayı yapmışlar,ilk deneyimin verdiği heyecanlada gözümün içine bakarak acaba nasıl olmuş diye merakla bekleyişleri nasıl duygulandırdı anlatamam..


    Benim bile henüz keşfetmediğim dr.Oetker'in süsleme tüpleriylede bir güzel süslemişler:)Çilek'in saç tokasını bile yapmış:)..Nasıl mutlu oldum anlatamam.Mutfağa bir türlü sokamadığım,isteksizliklerinden,beceriksizliklerinden şikayet ettiğim kızlarım beni utandırmıştı..

   Ardından yine bir seramoniyle hediye paketleri geldi:



Geçenlerde markette görüp beğendiğim salata kasesiyle,çorba kaselerini almışlar:)



    İki gün öncede balkona almak istediğim teelight yanan duvar apliklerindende şöyle bir bahsetmiştim,unutup gitmiştim..2 Tane almışlar:)..Mumunu bile yakıp balkon duvarındaki yerini ayarladılar..Canlarım bitanelerim sizleri çok seviyorum...




     Günün anlam ve önemine yakıştırdığım en güzel şarkılardan birini Zara söylüyor.


Zara - Kizim Diyor sayit
5 Mayıs 2011 Perşembe

Başladımmı?..başlayamadımmı?..


   2 yıl önce nasıl olduda hayatımın ilk diyetiyle bir anda 5 kilo verdim?O zamanki kararlı,gözükara:),sabırlı ve bir o kadarda istekli kişi benmiydim?Yooo..Bugün  sabah karar verdiğim diyetimin ilk gününü akşam bir tabak kurufasülye ve 2 dilim esmer ekmekle bozan ben olamam.Markete gidip o açlıkla 2 poşet dolusu diyet ürün alıp şu saatlerde onlara kös kös bakanda ben olabilirmiyim?Naaptım naapıyorum?...Tartıya çıktım.Çıkmaz olaydım,hayatımın en kilolu rakamını gördüm.Düşünün hamileliğimin son günündeki rakamdan daha yüksek:)Ama ben hamile falan değilim:)
  Yarından itibaren düzenli bir diyete başlamazsam gün boyu işyerindeki boy aynalarının önünden sızlanarak göz ucu temasıyla geçmeye devam edeceğim!..Kendine gel ve silkelen!

  En sevdiğim kliplerden birini ekranda şiirinin her harfini içinize çeke çeke dinlemenizi rica ediyorum....Sevgiyle..

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Bi koşu Eskişehir ve ''çibörek,,

   Haftalardan sonra izinli olmak...Kulağa ne hoş geldi bir bilseniz.Cumartesi sabahın 6'sında kalkıp işe gitmişim ve Pazar günü izinli olduğumuzu öğreniyorum.Cumartesi öğleden sonra dahil 1,5 gün boş geçirilirmi?Bi koşu Eskişehir yapalım dedik.Şunun şurası 4,5 saatlik bir yol.Değmezmi bir hava değişikliğine?Eşimin yeğeni Zehralarda bir çay içip gelelim:)
  Hemmen düştük yola.Annemin dediği gibi göbek bağımız yollardamı kesilmiş ne:))..Bilemem anacığım ama yol beni ben yolu seviyorum.


   Akşama muhabbet dolu,sıcacık bir sofradaydık...


   Şöyle tencereyi ortaya koyunda önce gözümüz doysun dediler:)



Ertesi sabah Pazar günü ufak bir Eskişehir turu yapalım diye KENTPARK tan başladık.




Yıllar öncesinin su tulumbası..Görünce bir sevindirik oldum şaşarsınız:)Anneannemi hatırlattı bana.Bahçesinde tulumbadan su basmak çok eğlenceli gelirdi.Hızımı alamayıp eşimi görmesi için çağırıyordum.Bayıldım ben buna!Koşun gelin koşuuun!




Yaren kesinlikle bindiği atı Midilli olarak kabul etmiyor:))Hayır o Midilli değildi büyük bir attı diyor:)
(Midilli'ye çocuklar binermiş:)



Şimdi bu iki heykel için dilimin ucuna birşeyler gelmişti ama bugünlerde yeterince telaffuz edildi:)
Zaten parkta bir hayli heykel var.Belediye başkanının kızı bu işle yakiinen ilgileniyormuş.Baba-kız dayanışması bu olsa gerek.................
Sazova parkında eski bir korsan gemisinin birebir kopyası.Müze gibi gezilebiliyor.İlginçti,bayağı ilginçti..


Kaptan odası


Gemi mürettebatını ihtiyaçlarını karşılayabildikleri geminin alt katı..Ayrıntılar güzel düşünülmüş.Mutfağın bile..




Yine geminin alt katında mahkumların kaldığı yer.Birde iskelet koymuşlar:)Benim gülerek verdiğim poz için aslında hiçte uygun bir yer değil.

Etleri uzun süreli saklamanın en güzel yolu.Canlı canlı:)





Çanlar kimin için çalıyor:)


Gemi yan yatmış gibi,çok ağırlık ettik herhalde:)



   Veeee,Eskişehir'i sebeb-i ziyaretimiz,deermişim Zehra bizi öldürürmüş.
Çiğbörek,yada burdaki yazılışı ve deyimiyle çibörek.Daha önceki geldiğimizdede yemiştim ve çok sevmiştim.Yemeden dönülürmü?



Bu görünen 5 börek bir porsiyon olarak geldi.Hepsini yemedim tabii ama şimdi anladınızmı geçen yılki resimlerimle şimdiki resimlerimin arasındaki farkın sebeb-i hikmetini:)..Beni hep bu bloglar mahvetti:))


Son olarakta menüde görüp merak ettiğimiz Tatar mutfağına ait ''Katlama,, ve ''saburma,, yı tadımlık denedik.Katlama'nın üzerine sıcakken toz şeker serpiliyor diğeri ise patatesli bir börek.Sevdikmi?Çiğbörek kadar değil.Sanırım farklı hamurişleri konusundaki damak zevki tutuculuğumuzu bir nebze aşmamız gerekiyor.

  Sizleri sevgiyle ve muhabbetle kucaklıyor,güzel bir şarkı armağan ediyor,esen kalın diyorum..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors

Blog Archive