28 Şubat 2013 Perşembe

Bu aralar..


Çok bahsetti Minelnur bu kitaptan..Çokta merak etmiştim ama bir arkadaşının kitabıymış ve vermiş..
Tüh vermeseydin bir iki gün bende okurdum dedim..
Ertesi gün kızdırdı beni..Basit birşeyden dolayı okuldan geldiği sıralarda hiddetlendim koca kızıma.
Birkaç dakika sonra elinde bu kitapla geldi..Hediye almıştım sana diyerek üzgün sesiyle..
O andan sonra benim üzüntüme paha biçilemedi tabii..


Üstelik içinde bu notu görünce.....Bana herşeyi diyebilirsiniz.Hakettim..


Yaren'in balıkları...İlk balıklarını fanuslarını temizleyip tekrar musluktan su koyarken yanlışlıkla sıcak su tarafını açıp haşladığından bu yana vijdan azabından ne yapacağını şaşırıyor..İsteyerek olmadı anne günah olmaz değilmi deyip duruyor:))..Ben onlara sevgimi vermiştim dedi defalarca:))
Bunlar yenileri.4 taneydiler dün bir tanesini eve gelince ruhunu teslim etmiş buldum..
Çıkardım..Yaren'e gelince söylemedim..Ben mutfaktayken bağırmaya başladı;Balığımın bir tanesi yok!
Olamaz uçmadı ya dedim:)..Belki yemiştir diğerleri yada zıplamıştır fanustan:))...Bu kızım çok saf,ciddi ciddi aranıp bakındı..Taaki ben gülene kadar...


Balkonun zamanı yavaş yavaş gelmeye başladı..Yakında yemek yeriz gibime geliyor...


Bu cherry domatesleri sabit fikirliliğimden dolayı şimdiye dek almamıştım..Artık vazgeçemiyorlar..Benmi?Olsada oluuur olmasada..

Yorumunu eskiden beri çok beğendiğim Hüner Coşkuner'i bu aralar bıkmadan usanmadan dinliyorum...

25 Şubat 2013 Pazartesi

Brüksel lahanası ve kilolarım..

Ev hayatı,iş hayatı,yanısıra kursum ve teşkilat çalışmaları ile doludizgin geçen günlere nasıl yetişeceğimi şaşırdım.
Öyleki bugün bahar gelmiş ve ben ancak farkettim..
Cemreler biryerlere düşmüşler,hoşgelmişler.

Vücudum bir anda 3 kiloyu versede 10 gündür aynı kiloya direnç gösteriyor.
Araştırdım normalmiş ama ben arada bir,bir şekerlemedir,bir bisküvidir,nutella kavanozundan bir çay kaşığı çikolatayı kaşıklamalardır:) kaçamak yapmadım değil..Acep bumudur sebep,moralim bozulmaya başladı..Gerçi sporda yok,sıvı tüketmemde sınırlı...Neyse bahaneler çok..Bakceez:)


Brüksel lahanasını bu yıl ilk pişirmemdi..
Zaten yılda birkere pişiriyorum:)..Sanırım 2 yıl öncesiydi, acemi resimlerle yaptığım brüksel lahanasını yayınlamışım ama halihazırda en çok tıklanan yazılarımın başında geliyor kendileri:)
Hamurişi ve kızartmalara ara verince alternatif yemekler çoğalıyormuş.
Yoksa bendeniz şimdiye dek çoktaaan leğen leğen hamurişlerinin içine düşmüştüm..:)
Gözümde tütmüyor değil şöyle bir yağ mantısı..Efendime söyleyeyim bir yağlamadır,bir karışık kızartmadır,koca bir tabak patates kızartması:)))...
Bünye her an isyan edip kontrolünü kaybedebilir,sorumlusu ben değilim:))
22 Şubat 2013 Cuma

Sofralar..


    Tatilde,Ankara'da Dilruba gelinin sofrasınada davetliydik...Sağolsun,görselliği ve lezzeti ile etkileyen bir sofra kurmuş yine..


İşte malum kiloların sebeb-i lezzetleri:))...Şimdi vermek için uğraş dur..



      Hasanpaşa köftesi,kuru biber dolması ve bulgur pilavı enfesti..Kendi yaptığı kremalı domates çorbası ise çok başarılıydı..


İşte beni benden eden fotoğraflar:))Yani bir insan 1 haftada nasıl bu kadar şişebilir anlamış değilim..Bir anda eve geldikten birkaç gün sonra bu tombalak durumlarımdan eser kalmadı..Yani ani bir su tutulması yaşandı sanki bedenimde:))
Tombulluğumu bir yana bırakırsak,keyifli bir akşamı böyle ölümsüzleştirdik..Tekrarlarının sık sık olması dileği ile..


     Yine evde olduğum zaman zarfında çalışmaktan dolayı gerçekleştiremediğim davetlerimden ilkini sevgili komşularımdan yana kullandım..
5 yıldır karşılaşıp sadece gözgöze selamlaşarak tanışıklığımızı sürdürdüğüm komşularımıda davet ettim..
Tanıştıkça,sohbet ettikçe,samimiyet artınca itiraflarda sıralanmaya başladı;
Birkere beni çok soğuk ve aksi zannetmeleri konusuna hak verdim.Ki bunu başka dostlardanda duymuştum.Bu ilk olmayınca bu konudaki önyargılara haklılık payı vermeye başladım....Demekki sitemize girip çıkarken daha bir güleryüzlü olmam şart...Nemrut bir suratla eve gidip gelmenin nasıl bir izahı olabilirki?Haklılar:)
Hatta aralarında ''ayyy...soğuk nevale,kendini beğenmiş,,sıfatlarınada beni maruz bırakmışlar:))
Şimdi ise böyle düşündüklerinden dolayı çok özür dileyip,pişmanlıklarını belirtenler oldu:),
Kendilerinede söyledim;Tamamen haklılar..Yani ilk etapta tanımayanlarda sanırım negatif ve ürkütücü bir etki bırakıyorum..Bunu değiştirmem lazım..


     Çok güzel bir gündü..Artık her davetlerinde beni ısrarla davet etmeleride hoş..Güzel insanlar.Menümüde sıralayayım merak edenler için;

kuru patlıcan dolması
etimekli salata
tuzlu kurabiye
tahinli kurabiye
baklavalık yufkadan patatesli çıtır börekler
halley pasta

Bu güzel parça için tık tık
17 Şubat 2013 Pazar

Sömestr-5 ve son..Derinkuyu..


    Dönüşümüzü klasik yoldan yaparken Nevşehir civarlarında havanında güzelliğine kapılarak değiştirmeye karar verip,Derinkuyu yeraltı şehrine doğru çevirdik.
Biz yıllar önce sık sık gitmiştik henüz 2 kişiyken:)...Kızlarlada bu ilginç yeri ziyaret etmeliydik.


      Heyecanla yeraltına doğru indik..


     Gezdikçe aynı şeyleri mütemadiyen tekrar edip durduk;Buraları yaptıran nasıl bir korkudur? diye..
Şu anki imkanlarla bile yapılamayacak bu devasa yeraltı şehrini merak ve heyecanla gezdik..
İndikçe,ilerledikçe,dar yerlerde ruhum sıkılmadı değil..Uzun zaman burda yaşamak insanda travma yaratıyor olmalıydı dedim kendi kendime..


     Havalandırma boşluğunun ucu bucağı görünmüyordu...İçine bakmak bile insanı ürkütüyordu..


      Bu kadar gezdik,gittikçe gittik derine ama bizim gezdiğimiz bölümler bu yeraltı şehrinin sadece %10'u imiş...Şaşırmamak elde değil...


Ve şuna karar verdimki;O dönemde sanırım şişman insan yokmuş...Yoksa bu tüneller bu kadar küçük ve dar olmazdı...


Ben bu tünelin yarısına kadar ilerledim ama sonunda iskeletlerle karşılaşacaklarını:) sanan eşimle çocuklar heyecanla sonuna dek gittiler...İleriden bağırdılar;Gelmene gerek yooook!,hiçbirşey yokmuş:)



    Çıkışta birden küçük turist rehberleri:) etrafımızı sardı..Her dilde rehberlik yapabilirlermiş:)
Ben hemen sohbete başlayıp incik cincik sormaya başladım..


                               Çok tatlılardı!


        Vaktim olsa sizinle uzun uzun sohbet ederdim emin olun...


      Tam arabaya binecekkende bu sefer yöresel bebekler satan kadınlar etrafımızı sardı:))
Hangisinden alacağımızı şaşırdık..Hepsi benimkinden al diye ısrar ediyor..


Olayı biraz abarttıklarını düşünüyorum...Yani resmen yapışıyorlar ve bırakmıyorlar..Sonunda birtane alacakken 2 tane bebek aldık:) ve hala e benden almadın ama diye söylenenler vardı..



       Dönüş yolumuzuda boş geçmeyerek dolu dolu geçirmenin keyfiyle evimize döndük..
Bu sömestr da böyle geçti gelecek yıl Rabbim ne kısmet ederse....

Bugünde bu şarkıya takıldım..Hadi birlikte takılalım..
15 Şubat 2013 Cuma

Sömestr-4 Kayseri..


    Anacığım kahvaltıda yine mis gibi kömbeleri döktürmüştü..
    Çok gezip,yerimizin yurdumuzun hangi saatte nerde olacağı belli olmadığından annemlerde fazla yemek yemeye fırsat olmadı kahvaltı dışında..
    Şimdi diyet sebebiylede bu görüntüler gözümde tütüyor ama bir süre daha sabretmemiz gerek..


    Çarşıyı kısa sürelide olsa alışveriş bahanesiyle gezdik..




    Kale dibindeki güvercinleri kızlar biraz besledi ama resimlerini çekmek daha hoşlarına gitti..









     Tabiiki Kayseri mantısını hazır almadım ama bunlarda hakiki ev yapımı.Kayseri mantısının farklı bir bükmesi vardır..Miniciktir ve sulu pişirilip yenir..Eşime bunların fabrikasyon olmadığını analatana kadar dilimizde tüy bitti:)...O bile inanamadı muntazamlığa:)

Sevgiyle kalın...5. ve son bölüm yakında..

Öyle güzel bir şarkıki..
Tıklayın ve birlikte dinleyelim...

bir tık yapın ve mesth olun...
13 Şubat 2013 Çarşamba

Sömestr-3 Erciyes ve civarındakiler..

Bu kadar güzel kar görüntüleri eşliğinde birde itirafta bulunacağım;
Onca yıllık Kayseri hayatımda Erciyes'e kışın ilk defa bu yıl çıktım..
Üstelik Türkiyenin her yerinden yüzlerce aileyi kayak ve kar sefası yapmak üzere burada bu yoğunlukta görünce;Erciyes'in sadece yıllarca bizim yaptığımız gibi yazın sıcaktan kaçıp serinlemek için bir doğal klima merkezi  olmadığınıda kendi gözlerimle görmüş oldum..



Tesisler mükemmel,pist harika idi..Kayak bilmemek bir kayıp:)


    Aslında üşümüyorum..Hayret verici ama soğuk hiç dokunmadı..Yer yer bahar havası varmış gibi hissettim:)...Şehir merkezinde hiç kar yoktu ve biz kar göremeyeceğiz diye üzülmüştük.


 Kaymanın diğer yolunu tüm cesaretimi toplayıp kızımla uygulamaya koyuldum..Onca ,hayır kaymayacağım,olmaz dememe rağmen..Korktuğum sadece pistin çok dolu olup birine çarpabilme ihtimalimdi..Hatta kızlarımıda aynı endişeyle ilk başta bu zevkten men etmiştim:)


   Çığlık çığlığa aşağılara indiğimde bu ilk ve sondu dedim...Pistide benden başka ''çekilin!çekilin!,, diye inleten yoktu galiba...)


Kızımın beni sakinleştirmeye çalıştığı anlarda ben hala duramamıştım:))


   ve kar üstünde sucuk ekmek keyfi tokluk falan dinlemiyor...


 Bu görüntüler Erciyes'ten değil...
Ama Erciyes civarlarından.. Eşimin köyü bizde sadece nüfus cüzdanında mahalle adı olmaktan ibaret sadece..Yolumuz Erciyes'ten,
görmediğimiz yerlere doğru giderken birden ben eşime dönüp çok uzak olmayan köyüne  neden gitmediğimizi sormakla değişti..Köyünde doğmamış ve bilmiyordu..Küçükken gidip geldiğini                   ve bir iki akrabasının adını hatırladığını,onlarında köyde olup olmadığını,yaşayıp yaşamadıklarınıda bilmediğini söylüyordu..Merakla köyüne (artık Kayseri'nin bir mahallesi) doğru yola çıktık..
Yol'da gittikçe kar,soğuk ve sis artarken kızlar ''baba böyle bir köy yok galiba,devam etmeyelim istersen,, demeye başladılar:)
Navigasyonumuz sadece 2 km.kaldığını söylüyordu..Buraya kadar geldik,şu nüfus cüzdanımızda yazan yeri en azından bir görüp gidelim diye ısrar ettim..
Demeye kalmadı tabelayı gördük..
Köy içinde şöyle bir tur atarkende meraklı gözlerle etrafı seyreylemeye koyulduk..Tabii köy meydanında bu bazı sakinlerin dikkatini çekti..
Bir amca yanımıza yanaşıp''hayrola,kimlersiniz,ne istersiniz?,, diye sordu..
''Şeyy..biz..burası bizim köyümüz...Merak edip görmeye geldik:))),,..Şöyle bir dolaşıp gidicez:))
Kimlerdensiniz? sorusunun cevabını eşimden aldıktan sonra eşim birde akrabasının köyde olup olmadığını sorunca,amca hemen arabayı park edin ve beni takip edin deyip düştü önümüze..
Biz ise bizin neyi beklediğini bilmeden çok heyecanlanıp köyün karlı,dar sokaklarında yol almaya başladık..



    


    Burasıymış...Zili çaldık ve sonradan öğrendiğimize göre evin gelini olduğunu öğrendiğimiz genç bayanın kapıyı açar açmaz ''buyruuun hoşgeldiniiiiz,, diye kim olduğumuzu sormadan karşılayışına hayret ettim..İçeri bir sürü kişi sanki özlemle bekledikleri misafirleri bizmişiz gibi ısrarla buyur ederken biz ayakkabılarımızı çıkarmaya çalışıyorduk zaten ama kimsede bize kim olduğumuzu sormuyordu:))
Taaki sıcak sobanın yandığı odaya geçip,oturup,nefeslenip içeri Fikriye teyze girip elini öptükten sonrasına kadar..


Böyle şirin,sevimli,canayakın bir silüetle karşılaşacağımızı bilmiyordum..
Kimlerdensiniz yavrum? diye sordu..
Eşim kim olduğunu söyleyince Fikriye teyze büyük bir şaşkınlıkla tekrar kalkıp sarılıp,sevinçle eşimi öpüp koklamaya,ne kadar özlem,sevgi sözcüğü varsa sıralamaya başladı..Görülmeye değer bir manzaraydı ama sıcaklıkları bambaşkaydı...Köy insanı,bozulmamış,katışıksız ve saftı hala..
Tanımadığı halde büyük bir samimiyet ve ısrarla içeri davet edişlerinden tutun,dakikalar sonra oturduktan sonra kim olduğumuzu sormaları onların misafirperverliğini,güzelliğini bir kez daha ortaya koyuyordu..


    Birden ortayada kendi peynirleri,tereyağları,sucuklarından hazırlamış oldukları sofra geldi...tokuz dedik ama oturmamak ayıp olurdu..Zaten yemeyiz,çok tokuz demeye bu ısrar karşısında demeye cesaret dahi edemedik..
Toktuk,daha Erciyes'te yediğimiz sucuk ekmekleri sindirememişken,doğal olan bunca şey bu kadarmı lezzetli olur?..Kızım dönerken arabada bir itirafta bulundu;Anne utanmasam o kadar çok yiycektimki,çok lezzetlilerdi dedi:))


      Kızlar için bulunmaz görüntülerdi:))


    Ayrılma vakti geldiğinde,Fikriye teyze artık her geldiğimizde uğramamız için söz istedi bizden..Söz verdik.Mutlaka gelecektik..Böyle kısacık değil ama dedi..Tamam kısacık değil,uzun süre dedik:)..



     Çoooook ama çok güzel bir gündü..Köy içinde karda yürümenin zor olmasının bu kadar zevkli olacağını tahmin bile edemezdim..
İyiki gitmişiz diye yol boyu kendi kendimize sevinçle söylendik..İyikide..

Güzel,çok sevdiğim bir şarkı..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors