28 Eylül 2011 Çarşamba

Browni kurabiye;On numara!

  Denemek için fırsat kolluyordum.Kollamama gerek yokmuş aslında,kısa sürede hazırlanıverdi.Çikolatalı lezzetlerin çokta üzerine atlamayan biri olarak bu lezzete bayıldım diyebilirim.Şiddetle tavsiye diyorum.

 
    Hayatın tadları bugün beni gaza getirdi ve sanırım bu haftayı browni kurabiye haftası ilan edebiliriz:)..Suflemi desem,çikolata şelalesimi desem,ıslak çikolatalı kekmi desem...Sanki hepsinden birer parça var...E fazla lafı uzatmayayım,tarifi alın ve yapın arkadaşlar!


Malzemeler:
-250 gr.oda sıcaklığında yumuşatılmış margarin
-2 yumurta (ben 1 kullandım ama siz 2 ile yapın)
-2 fincan (kahve fincanı) toz şeker
-1 çay bardağı sıvıyağ
-50 gr. kakao
-1 paket vanilya
-1 paket kabartma tozu
-alabildiği kadar un


Sos malzemesi:
-1 bardak süt (birazcık fazla olabilir)
-1 bardak şeker


Yapılışı:
Sos malzemeleri hariç tüm malzemeleri kurabiye hamuru kıvamına gelene dek yoğuruyoruz.Toparlayıp cevizden birazcık büyük parçalar koparıp yuvarlıyoruz.Bu miktardan tam bir fırın tepsisi kurabiye çıkıyor.180 derece önceden ısıtılmış fırında üzerleri çatlayıp içinide çekene kadar pişiriyoruz.Ben bu aşamada kurabiyenin renginden dolayı pişip pişmediğini anlamak için elimle hafifçe bastırdım.O çok yumuşaklığı biraz gidince (kokusundanda az çok anlıyorsunuz) fırından çıkardım.Kurabiyeler fırında pişerken soğuk sütün içerisinde şekeri erittim.Biraz uzun sürüyor ama tamamen eriyene kadar karıştırın.Fırından çıkan sıcak kurabiyeleri bu sütlü şerbete batırıp tepsiye yine dikkatlice diziyoruz.Kalan şerbeti kurabiyelerin üzerine kaşıkla pay edip soğumaya bırakıyoruz.Üzerine canınız ne isterse serpebilirsiniz..Afiyet olsun...


  Bugünkü parçamızda muhteşem,duygu dolu ama ezgi insanı alıp götürüyor...

25 Eylül 2011 Pazar

Geyikbayırı..

     Sessizliğin,doğallığın,yaz gününde serinliğin,yeşilliğin simgesi Geyikbayırı...Dün burada  bahçeli ev özlemimimiz depreşti:).İstiyoruzda istiyoruz!Dedim ya yaşlanıyoruz diye..Sokaklarında turladık,havasını içimize çektik,gözümüzü gönlümüzü açtık.Sessizliğini biz bozduk belkide köyün....


 
Yol kenarındaki ceviz ağaçlarını talan ediyormuşuz gibi bir halimiz vardı:)

  4 kişiydik,3 tane göz hakkımız olduğunu düşündük:).Ama bakımsızlıktan çürümüşlerdi...


     Garip ve komik hareketleri son safhadaydı Yaren'in..






   Nar ağacı,narsız olurmu:)...Henüz olma aşamasındalar,heryerde,dolu!


 

    Akşamada sahilde çekirdeklerimiz ve biz vardık:)


 
23 Eylül 2011 Cuma

Hamarat kocam:) ve keki...

    Yok öyle pat diye girmiycem konuya..Havadan sudan bahsetmek lazım,sonbaharın ilk ayak seslerinin dün Antalya'ya yağmurla gümbür gümbür geldiğinden söz etmeli,saçlarımı boyatmaktan şimdilik vazgeçtiğimden,çok erken kalkmanın 2 aydan sonra verdiği inanılmaz yorgunluktan,bunun yanında uyku düzenimin henüz olmayışından,yine mecburi ve rutin ütü saatlerinin stresinden,sıcaktan ve nemden biraz olsun kurtulup klimasız oturabilmenin keyfinden,siyasete ve politik faaliyetlere dönüşümden:)),izlediğim bir iki dizinin başlamasıyla evde kış akşamları keyfi yaşamaya başlamamızdan,ve bugün ayaklarımın tatilde ne kadar rahatlığa alışıp topuklu ayakkabılarla cehennem azabı çekişlerinden (Çok kötü acıdılar) bahsetmeli....Tamaaaam,kestim...
   Eşim mutfakta fena sayılmaz,yani yalnız kaldığında gözüm arkada değildir.Güzel salata,omlet yapar.Hatta ve hatta zamanında hazır hamur kullanmadan yaptığı bir ''talaş böreği,, vakidir:)).Yemek tarifi programı izlemeli yada 40 yılın başı kafaya takıp tarifini almalı:).Yada artık ustası olduğu kek yapımını üstlenmesi için benim işten bugünkü gibi geç gelmem lazım:).Genelde öyle oluyor nedense.Bu işin psikolojisi bu olmalı;''Sen evde yoksun ama bende en az senin kadar döktürüp ev ahalisini sevindirebiliyorum,,:)..Bende iş dönüşü hazır kek işine pek bi sevindirik oluyorum itiraf edeyim.


    Evet tahmininiz üzre bugün eve eşimden biraz geç gelmek zorunda kaldım.Kapıda çocuklar ;babam kek pişiriyooo! dedi.Şaşırmadım,sevindim.Daha önce bir postumda eşimin yaptığı keki paylaşmıştım çünkü.Bu sefer havuçlu ve tarçınlı yapmış.Çokta güzel olmuş.Tarifi benim daha önce verdiğim elmalı,havuçlu,tarçınlı kek'ten alınma.Önceleri benim tarif defterinden bakarak yapardı ama o artık tamamen göz kararı yapıyor:)) inanın.Tepsinin ,kalıbın büyüklüğüne göre miktarı çoğaltıp azaltıyor:).Darısı tüm diğer tariflerin başına..Teşekkürlerimizi,övgülerimizi ev halkı olarak iletiyoruz,kabul buyrunuz efendim:))


   Yemek yemedim bu yüzden,bir bardak soğuk sütle yuttum yani:)

   Eski bir parça,harika olmuş.....

21 Eylül 2011 Çarşamba

Mantar çorbası ve kurular:)dolması..

   Ramazan'da yaptığım mantar çorbası çok beğenilmişti memleketimde.Antalya'da gittiğimiz mantar evinde yediğim çorbayı nasıl yaptıklarını düşünüp dururken internette birkaç tariften kendime uygun bir tarif oluşturmuştum.İyikide oluşturmuşum:)çünkü sanırım evimizde ''yılın çorbası,, olmaya aday bir çorba...Sizlerinde beğenisine sunmaya geldim..


   
    Yarım kg. kadar mantarı minik minik çorbalık şeklinde doğrayıp limonlu ve tuzlu suda 15 dk. kadar haşlıyoruz.Bir taraftanda 2 yemek kaşığı unu, 2 yemek kaşığı kadar sıvıyağda kokusu çıkana kadar kavuruyoruz.1 litre sütü ekleyip kaynayana kadar karıştırıyoruz.Koyu olursa bir taraftan haşladığımız mantarın suyundan kepçe ile ilave edyoruz.Süzüp mantarıda sulu karışıma katıp kaynamalarını, haşır neşir olmalarını sağlıyoruz:)Bu arada 1 paket (200 ml)kremayıda yavaş yavaş çorbaya ekleyip karıştırıyoruz.Küçük bir hile;mantarlı çabuk çorbalardan (1 fincanlık)1 pakette karıştırıyoruz,aroma veriyor,kesinlikle tavsiye ederim.Hepsi beraberce 15 dk. kadar daha kaynatılıp altı söndürülür.Tuzu kontrol edildikten sonra tencereye 1 tatlı kaşığından az (Çok zannetmeyin özelliği burda) karabiber ilave ediyoruz..Karıştırıp servis yapıyoruz...





    Bildiğiniz üzere,Gaziantep'ten kuru dolmalıklarımı almıştım.Patlıcan,biber ve salatalık!Salatalık dolmasını hiç alıp denememiştim ama orda öyle güzel yeşil yeşil duruyorlardıki çekim güçlerine dayanamadım.Biberlerde kıpkırmızı..Salatalık dolmaları nasıldırki acep? diye diye bugün son
unda merakımı giderdim.Enfes!Üçü birarada bir yemek oldu:)Hepside öyle güzel pişmişlerki...Yalnız ben en alta patlıcanları,ortaya biberleri ve salatalıklar çok daha çabuk pişer düşüncesiylede onları en üste dizdim canlar..İyikide öyle yapmışım..Şimdi dolma tarifi vereyimmi?...Yok yok,sanırım herkes kendine göre birbirinden güzel dolmalar yapar...Benimkisi sadece bir renk cümbüşü olsun idi:)))

   Seviyorum sizleri,hemde çoook...

Işın Karaca'dan bugünkü parça,çooooooook güzel!Hadi dinleyelim...

20 Eylül 2011 Salı

Maraton başladı..

  Cuma günü benim mesaim,bugünden itibarende toplu mesai başladı:)Artık yaklaşık 10 ay sürecek bir maratonun başındayız.Tüm anne ve babalara Allah kolaylık versin:)Çocuklarada tabii.Bu ara çoğu blogda gördüğüm yazıların benzerini benimde yazmam kaçınılmaz oldu.E haliyle bizde bu koşuşturmanın baş aktörleri olarak çocuklardan daha heyecanlı,telaşlı durumdayız.Çocuklar dediğime bakmayın bizimkiler artık e...k kadar oldular tabii afedersiniz:)Değişen birşey yok aslında,sorumluluklarında hala çocuklar bize göre.
  Herkes gibi bizde bugün  ilk kırtasiye eksiklerini gidermek için telaştaydık.Defterler kaplanacak diye ben ortalığı paniğe verirken bana ''hangi çağdasın anne,, der gibi baktılar.Bizim zamanımızda telli defterler yasakken(niye olduğunu hala anlamış olmasamda)bizimkiler dışları plastik ve telli defterlere yapıştılar.Kaplamaya gerek yok:)Kitaplarda zaten çok kullanılmıyormuş(ki geçen yıl hiç açılmamış kitaplar vardı).Canıma minnet,bende geceyarılarına kadar defter kitap kaplamaya çok meraklı değildim:)Ben kırmızı kalemleri sepete doldururken bana güldüler,renkli stabilo kalemler varmış artık anneleri ilkokul öğrencisimiymiş onlar :))Ne biliim,unutamamışım bizim hala lisede bile kırmızı kurşun kalemle başlık atmayanın yazılısının geçersiz sayıldığını,tükenmez kalem kullanmanın yasak olduğunu,kitap defter kaplamasının kontrol edilmesini(kaplamayanların ceza aldığını),ailelerin uyarıldığını,bulunamayan kitaplar yüzünden öğrencilerin azarlandığını.....Nasıl bir şekilcilik ve saçma baskılardı öğrenci üzerinde.Nasıl heveslenilirdi bu yüzden Türkçe kompozisyon derslerinin dolma kalemle  yazılmasına.O dolmakalem özenle saklanırdı.
   Bugün kırtasiye aldığımız yere şöyle bir baktım.O kalemlerin çeşidine,renkli kağıtlara,defterlerin kırkbir çeşidine,silgilerin kutularla satılmasına...Veliler fiyatına bile bakmadan sepete dolduruyor,öğrenciler ise bu bolluğun farkında bile değiller.Bir an eskiden bir silgiyi,kalemi birkaç yıl özenle kullanan arkadaşlarım geldi gözümün önüne.Silgilerin üzerine isimler yazılır,sınıfı ve numarası ile birlikte,hatta ve hatta ortasından delinip boyna bile asılırdı.Kalemler çabuk bitmesin diye öyle sık sık açılmazdı.Kırmızı kalemler avuç içinde kaybolana dek kullanılırdı.Yarım defterler atılmaz,ders kitapları bir alta giden sınıflara verilmek üzere saklanırdı.Gerçi istensede o kadar çeşit yoktu,olsada pahalıydı...
   Biraz hayıflandım birazda sevindim ama sanırım daha çok şaşırdım,ben hala o yıllarda kalmışım:))Keşke kalsaydım.....

   Işın Karaca çook güzel bir albüm yapmış ve ben bayıldımmm!Hergün bir şarkısını paylaşmaya karar verdim ama sizdende dinlemenizi rica edeceğim...Seviyorum sizleri!

16 Eylül 2011 Cuma

ve mimlendim,

   Sevgili Zeliha'm beni mimlemiş.Bana onur ve mutluluk vermişsiniz efendim!Ama öyle zor bir mim ki canlarım kimi yazacağımı şaşırsamda kaçamak cevaplarla halletmeye çalıştım açıkçası:)Bu siyasete fazlamı ısınmaya başladım nedir:)Bu arada birkaç arkadaşımın mim cevaplarında ismimi görüncede şöyle şımarmadım değil hani:))Görünce ''vaay ben bu kadar oldummu?,,demedim değil....Üstelik blogumun 1.yaşını unutacak kadarda henüz acemiyken..Bir pasta bile kesemedik!Yuh olsun bana..


Hazır keyifle okunan bloglar arasındayken lafı fazla uzatıp çaptan düşmeyeyim:)


İlk düzenli okuduğunuz blog ve hissettikleriniz; 
Blogger uzantısının bile ne olduğunu blog açana kadar bilmezken (gülmeyin ciddiyim) okuduğum tek blog portakal ağacı idi


Sanal alemde tanışıp görüştüğünüz Bloggerler; Öyle bir şansı sadece sevgili Reyyan bebek  ile yaşadım.Sevgili Zeliha ile ipin ucundan döndüysekte Antalya'daki bloggerlarla bir buluşma fikri hala baki:)


Blog dünyasına adım attığınızda,gökyüzündeki yıldız kadar parlak gelen,asla onun gibi olamam diye düşündüğünüz Blogger'ler;
  Hala böyle düşünmeye devam ettiğim o kadar çok blogger varki hangi birini sayayım ama aklıma ilk gelenler portakal ağacı,,cafe pepela,bir dut masalı,Lama,Ra mutfakta,Bir dilim bir tutam,düşbahçesi,umut sepeti, aklıma ilk gelenler..
 (Bu arada link verme işi çorbaya döndü)
Moda blogları arasında  en sevdiğiniz blog;
  Moda bloglarıyla pek aram olmadığını itiraf edeyim..
Yazılarını okurken keyiflendiğiniz bloggerler;
   Aaah ben şimdi hangi birini yazayım,link vermeden geçeceğim arkadaşlar kusura bakmayın ben bu işi pek beceremiycem;Cafe Pepela,umut sepeti,Reyyan bebek,Yemek vakti Aylin,Tespih taneleri,Kendimce yemek,Hasretli lezzetler,Mekila'nın gezegeni,Bayram kömbesi,Pembe esinti,Neval,bir deli sevda,bal böcükleri,Tülişin kurşun kalemi,Sevgilerimle,Sibel'in kahvesi,Eylem'in mutfağı,Nabrut.....Bu listeye ekleyeceğim o kadar çok arkadaş varki..
Sürekli sayfasını açtığınız,okuyup yorum bırakmadan çıktığınız bloglar; Girip çıktığım sayfalara vaktim elverdiğince yorum bırakmaya çalışıyorum ama yeni keşfettiğim bloglarıda sessiz sedasız gezdiğim çoktur:)


Kendinize yakın bulduğunuz bloggerler;Yorum bıraktığım tüm blogger arkadaşları kendime yakın bulmasam zaten yazmam...Umut sepeti,Reyyan bebek,Cafe pepela,Mekila'nın gezegeni,Neval,Tüliş'in kurşunkalemi,egeli nin mutfağı kendime yakın bulduklarımdan bazıları sadece,aslında burada tüm blog arkadaşlarımın isimlerini zikrediyorum..
Blogger denildiği an aklımıza gelen ilk isimleri yazıyoruz :)
Link vermiyoruz,sadece aklımızda kimler yer etmiş onu öğrenmiş oluyoruz.:)

 Cafe Pepela,Umut sepeti,Portakalağacı,Sağlıklı mutfak,Yemek vakti Aylin,ve tüm takip ettiğim bloglar,yorum bıraktığım tüm arkadaşlar...

Adı geçen bütün arkadaşlara sevgilerimi yolluyorum,hatırlayamadıklarımında benim şu anki teknik beceriksizliğime vermelerini rica ediyorum..
Off,,ne zor mimmiş yaHu!

Bu arada blogumun header'ıylada yakında bir ayrılığa girme fikrindeyim.Pek bir tekdüze gelmeye başladı.Yeni arayışlardayız bakalım.Aşağıda kızımın binbir emekle çekip  profil resmi olması konusundaki ısrarları  yerine getirsemde bu profil düzeninde pek gözükmediğini görünce ''cık cık,, sesleri çoğalmaya başladı.Benimde canım sıkılmaya başladı:))

14 Eylül 2011 Çarşamba

Düşlerde kalanlar ve fikrinizi önemsiyorum...

   Seneye kadar düşlerde kalanlar olacak.Paylaşayım istedim.Yazdığım postların dışında unutmadığım ve unutmak istemediğim bir buluşma...Sevgili Reyyan bebek,yani sevgili Ayşe ile ikinci kez buluşmamız ve onun mükemmel sofrası.Arkadaşım her seferinde utandırıyor beni.Kayseri'de olduğumu duyar duymaz arayan,muhabbetini,sevecenliğini,misafirperverliğini en önemlisi muhteşem dostluğunu çok ama çok sevdiğim can arkadaş.
   Biz hasbihalden,tarif sormaktan foto çekmeyi unutmuşuz sadece bir iki kareyi araya sıkıştırıvermişiz.Döktürmüş yine o maharetiyle maaşAllah.


    Neler yoktuki arkadaşımın sofrasında;Nefiz  pizzası,çok sevdiğim milföylü tatlısı,patlıcan ve patates salatası,galeta unlu poğaçası,şekerparesi...Biz bitti derken birde buzluktan fındıklı çikolata soslu parfesini çıkarmazmı?


    Valla tarifi için kendisine müracaat edin anacım:)..Parmaklarımız henüz yerindeyken kalktık artık yoksa ne olurdu bilmem:)


    Masayı görüntülemekte zorlandım..Ellerine sağlık canım yaaa,bir dahaki sefere telafi etmeme izin verirsin umarım...

     Düşlerde kalanlarla devam:)

    

 
    Kızkardeşim Sakine ve kendi gibi güzel ailesi..

   
    Bayramda köyden dönüşte kaçırmadığım çitlemelik taze nohutlar..


    Gesi bağlarında henüz olmamış girabulular...


    Görümcemin elcağızlarıyla yaptığı bayram tatlısı..


    Köye giderken kızlar bu kadar samanı birarada ilk defa görmüş olacaklarki görüntülemişler..



    Kızılırmak çok durgundu,hep böylemiki?


    Eltime yapılan sürpriz doğum günü:)


     Kayseri'de çarşı...Eminönü'nün çakma versiyonu:)


     Konya'daki etli ekmek durağımız..


     Güzeller...


      Yakışıklı ve güzel annesi...


     Tatil boyunca hiç eksik olmayan neşem....


     Umarım düşlerde kalanlar seneye yine canlanır ve sizinle paylaşma fırsatım olur.


     Gelelim fikrinizi önemsediğim kısma;
     Yıllardır kuaföre saçlarımı kestirmek dışında uğradığım yoktur.Dürtüyorlar beni bu ara yine ve saçlarımı boyatsammı demeye başladım.Şöyle kızıl falan..Derken fotoshopla bir örnek vereyim dedi eşim.Sizce nasıl olur?

Düş bitti,

   Tatilin son postunuda yayınlayayım ve şu tatil modundan çıkayım artık:)Bitti.Üzgünüm.Ağustos böcekliğinin sonuna geldim.Geç kalkıp geç yatmalar,uzanıp tembellik etmeler,zamansız yemek saatleri,ders konusu olmayan günler,....İnanın 2 aydır tek bir gazete okumadım,doğru dürüst haber izlemedim,dünya göçmüşmü,borsa yerle birmi olmuş,euro kaç,dolar kaç,altın fırlamışmı haberimden ziyade umrumda olmadı.Dünya ile irtibatım şunun şurasında birkaç gündür var ve oda tam anlamıyla değil.Keşke haberim olmasaydı...Cuma günü işe başlıyorum ve pazartesinden itibaren tempolu bir okul sezonu başlayacak.Çocukların 1-2 hafta sürecek defter kitap işleri,hergün okuldan gelecek yeni listelerle koştur koştur kırtasiyelerin yolu tutulacak.Defter kitap kaplama işleride artık geceyarılarına kadar sürecek.Erken kalkıp hem onların kahvaltı telaşları,okul servislerini ayarlamak(onun için mutlaka işten izin alınıp servisçilerle görüşülecek) saatleri tam oturmamış olduğundan servise binişlerinin sorunları,,,..Neyse iyimser tarafından bakalım birazda. Düzen,tertip,disiplin,çalışma iyi gelecek.İşleyen demir ışıldar:)Pas tuttuk 2 aydır.Tatili özleyelim yine...
   
  Mardin'den Kayseri'ye dönerken son durak K.Maraş'taki teyzemin kızı Seher'e uğradık.Gurbet onun içinde zor olmuş farkettim.Birkaç yıldır orda ve alışmaya çalışıyor.Oğluşu Ertuğrul ile birlikte anne-oğul evde yalnızken bizlerin gelmesiyle çok sevindiler.2 saatte olsa ziyaret ettik.Yalnızlığını kısada olsa unuttuğunu söyledi.


    Ne kadar benziyorlar birbirlerine değilmi:))

   
     Geliyoruz diye artık Maraş gelini olduğunu göstermek istedi:)Bulgur,patates,soğan ve baharatlarla yaptığı köftenin yanında haşlanmış buğday ve yoğurtla yaptığı soğuk çorbası sıcakta güzel gitti.Maraş'ta kabul günlerinde bu yoğurtlu çorba salata olarak veriliyormuş.Pastasıda üzerine çayla enfesti..Ellerine sağlık.
 

   Ooof of...Kaldımı 2 gün?Nasıl alışıcam şimdi ben tekrar???Yokmu beni teselli edecek:)

   Güzel bir şiir,hep severim..


arif nazım - söz olsun | izlesene.com
12 Eylül 2011 Pazartesi

Mardin günlüğü,

  Antep ve Urfa'ya daha önce gitmiştim ama bu seferki gezimizin asıl amacı Mardin'e gitmekti.Çok farklı olduğunu biliyordum ,merak ediyordum ve bu merakımında asılsız olmadığını gidince anladım.Muhteşem,olağanüstü güzelliği,apayrı bir kültürü olan bu şehire ne söylense az.Biz bir günle sınırlandırdık ama en az birkaç gün burda kalıp sindire sindire gezilmesi gerekir.Bir güneydoğu şehrinden ziyade,açıkhava müzesi tabiri daha doğru olur.Gezerken ''ağzım açık kaldı'' desem mecazi anlamda kullanmamış olurum:)Kesinlikle gidin!



    Ne muhteşem bir görüntü değilmi?Eski Mardin burası.Birde aşağı tarafta yeni Mardin var.


   Sabancı kent müzesini gezdik önce...


    el yazması Kuran-ı Kerim..


     Tarihi müslüman mezar taşları...


    Bu balmumundan yapılmış heykele nerdeyse ''kolay gelsin!,, diyecektim.O kadar sahiciydi..



    Taş ustalığının buradaki göstergesi.Ama biz heykelin gerçeği çok yansıttığına takıldık:)


    400 yıllık kapılar..Hiç çivi kullanılmamış.



    Kapı tokmaklarının zarafetine bakarmısınız?


     Mardin'in eskiden bayanlardaki geleneksel giysisi..

 
      böyle bir gelinliği giymek isterdim:))



   Sobalar bile el sanatının en ince işçilikleriyle yapılmış..



    Eski Mardin hanımefendilerinin günlük ev hayatı ve giysileri.Sandığımızdan daha medeni bir toplum ve hayat..


   Acıktık ve öğle yemeğini mahalli lezzetlerin yapıldığı yerden yana seçtik tabiiki..


   Lezzetli dolmalar,

 
      Mardin'in kapalı pidesi sembusek...


    içli köfteleri,oruk...


     İlginç etli ekmekleri.Eti hamuruna karıştırılmış.İçerisinde tarçın tadı aldım..


    Kaburga dolması parçalanmış halde geldi.Pilav bademli ve güzeldi.


      İşkembe dolması..


   Bol domatesli fırın güveç.Belkide sofranın en lezzetli yemeği idi..



    :))



     Annem ameliyat olduğu halde dizinden beklenenin üzerinde bir performans sergiledi:)...Hatuniye medresesine doğru..



    Selamladık....


 Ben izlemedim hiç ama Sıla dizisinin çekildiği konaklardan biri imiş.Boran ağanın çalışma ofisi gibi bir yermiş....Annem hayal kırıklığına uğradı,nerde bu konağın eşyaları diye:)).Yok şurasında halılar vardı,çiçekler vardı,şurada oturuyorlardı:))Çok kızdı çook:)



   Şu anda Artuklu üniversitesinin bir dersliği olarak kullanılıyormuş hayret ettik..


     Taşlardaki işçilik,olağanüstü..


   
     Böyle bir konakta hanımağa olarak yaşamak...İsterdim valla!




     Dayrül Zafaran manastırı...Burada sokakta beraber oturup çay içenlerden biri ezan okunduğunda kalkıp camii'ye gidiyor,diğeride ayin için kiliseye.Hiçbir sorun yok.Birçok kilise var ve rahatlıkla gezilebiliyor.Üstelikte çok aydınlatıcı,tanıtıcı bilgiler aktarılıyor.


    Güzel türkçe konuşan süryani rahip.Hala son derece faal,geçmişi  4000 yıla dayanan kilise ile ilgili bilgi veriyor.


    Metropolitlerin oturur vaziyette 50 yılda bir gömüldükleri kısım..Annem bu noktada çıkmak istedi.Gezmek istemedi.


    Gitti bahçede oturdu..


    Hala ayin sırasında el ile yakılan kandiller..


  
Çıkalım...gezecek çok yer var..


    Kasımiye medresesi...Henüz restorasyon aşamasında ama içerisi bana göre tam bir fiyasko..Yazık.



   Medresenin içerisinde yüzyıllardır duvardan akan su...Bilgimiz bu kadar.Anlatan yok.Hiçbir yerde yazı yok..Eşim,vardır bir mübarekliği hesabı yaparak:),bu sudan abdest alıp ikindi namazını burda kıldı.


Medrese öyle bir yerdeki,aşağıdaki manzara sanki tüm mezopotamya ovasını kaplıyor...


   Restorasyon sonucu yaklaşık 1500 yıllık olan bu medresenin cam balkonlarla ne kadar modern bir görünüme kavuşmuş olduğunu görüyorsunuz...Ne akla hizmet!


    akşam oturduğumuz cafeden,Mardin ışıl ışıl..


  Manzara muhteşem..


    ortam şahane..


    ve Memed,kaçıncı Memed olduğunu bilmiyorum ama geleceğin en dürüst Memedlerinden biri olacağı kesin.Yer sorduk bizi götürdü,gezdirebileceğini söyledi.Çok sıcakkanlı yardımsever.Eşimin ona zorla verdiği bahşişle bizden önce bakkala girip bize su alacak kadar geniş gönüllü.Oysa ilkbaşta bu bahşişler için yaptığını sanıyordum.Hep birşeyleri sanarak karar veriyoruz.Öyle sanmayalım....


    Otel yapılan konak..O sıcakta buzz gibi.Taş duvarlardan dolayı.Kışında çok sıcak oluyormuş..




    Hemen hemen her evde bulunan su kuyusu..


    Hangi ayrıntıyı vereceğimi şaşırdım.O kadar çok kare varki..Neyse sizleri fazla sıkmadan sözlerime bugünlük nokta koyuyorum...


    Bugünlük...
    Sevgiyle kalın...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors