24 Ocak 2013 Perşembe

yolculuğa iki kala..


Benim tatil uzayıp sömestr ile birleşince birbirimizin gözüne bakmaya başladık herbir birey olarak:)
Öncelikle kızlar bugün itibariyle dede,anneanne,teyzeler,kuzenler hasretine dayanamayıp dümeni Kayseri yoluna kırdılar..Siz gidin hele bizde gidecek yerler buluruz dedik eşimle.

Şöyleki;Cumartesi bizde Eskişehir civarlarına uğrayıp,ertesi gün Ankara'ya yolu düşürüp leyleği havada yakalamayı düşünüyoruz:)..
Ondan sonrasını bilmiyoruz ama dönüş yolumuz Kayseri olup evcek dönme planı üzerine.
Rabbim kısmet ederse tabii..
Geçen yılki yolculukta yaşadığımız üzücü durumları yaşamamayı tüm kalbimle diliyorum..



Ben memlekete tekrar gidecek oldum ama 1 ay önceki görüntülerimden son kareyide paylaşıp ben sizden yol istiyorum dostlar..Anacığımın gelmeden önce yaptığı çiğköfteyi söylemesi ayıp biz anne,baba ve kızı olarak iç etmiştik:)..
Yenisi yolda olacak..Dönüşümdeki sürprizlere hazır,Allah'a emanet olun..
21 Ocak 2013 Pazartesi

Yürekten,dilden..



Uzun uzadıya aralıklar vermek istememekle beraber,sizlerin affına sığınarak bir iki kelam etmeye geldim dostlar.
Bendeniz uzadıkça uzayan iznimin evdeki tekdüze halinin tadını çıkarmaya çalışırken,hala memleket kareleriyle sizlere tekrar,gönülden bir merhaba demek istiyorum sevgili dostlar.
Tek başına yapılan 10 günlük ziyaretime birhayli kare sığdırmışım bende ona şaşmaktayım.
Güzel bir 10 gündü..Şehrin meydanında raks eden güvercinleri resimlemekte güzeldi.
Lakin 1 yada 2 post sonrası telefondan yazmaya ara verip,bilgisayardan güzel yazı ve fotoğraflarla dönüş yapana dek yazmamaya karar verdim.
Içime sinmeyen yazı ve resimlerle artık devam etmek istemiyorum..
Sizlere güzelliklerle dönmek istiyorum.



Güvercinleri besledikten sonra beslenme sırası bana gelmişti..Tek başıma çarşı manzarası eşliğinde,her Kayseri'ye gelişimde yemeyi ihmal etmediğim iskenderi üzerinize afiyet hüpletip ruhuna Fatiha okudum:))




Ardından rutin pastırma alışverişiyle şehr-i Kayseri turunu tamamlayıp,vedalaştığım dostları tekrar görmek sevindirdi..O güzel kahve ve sohbetler için bir kez daha gönülden yürek dolusu teşekkürler..
15 Ocak 2013 Salı

Maziden..

10 yaşından sonraki hayatıma Türkiyede devam ettim.Hollanda'daki çocukluğum bende daha çok  oyunlar,yabancı bir ülkede Türk bir öğrenci olarak dışlanmaya karşı verilen mücadele ve kabul görülebilme savaşıyla hep vatana,ait olduğumuz yere dönme özlemiyle geçmiştir.
Hollanda'daki çocukluk günlerimde güzel anılarla doluydu ama sanki yaşam  benim için Türkiye'de Kayseri'de başlamıştı..
Dönüşümüze çok sevinmekle birlikte aile efradınında bulunduğu Kayseri'nin bir kenar mahallesindeki günler benim için inanılmaz bir değişim sürecinin başlangıcıydı..Herşey değişik,belki alıştığımdan daha ilkel,şartları daha zor ama o kadar sıcak,samimi ve saftıki..
Ne bileyim..Leblebi tozuyla tanıştım o zamanlar ilk defa ve bu nasıl yenecek diye öylece bakmıştım:)
Sonra naylon ayakkabıları görünce kızların ayağında bendeki deri ayakkabıları istemeyip anneme saatlerce tepinip o pazarlardan alınan bildiğimiz naylon:)ayakkabıları bir hevesle giyip okula gittiğimde bir alamancı kızı olarak öğretmenimi bir hayli şaşırtmıştım:)Ben farklı olmak istemiyordum.Onlar gibiydim,bunu anlatmaya çalışıyordum belkide..
Siyah önlüğe ve yakalığa bayılırdım ama sınıf pislikten geçilmiyorken,her taraf leş gibi sağlıksızken yapılan tırnak temizliği kontrolü ve ceplerde taşınan mendillerin kontrollerine bir anlamda veremiyordum:)
Yine naylon beslenme çantalarıyla okula gelirken okulun yanındaki bakkaldan alınan bayat ve morarmış haşlanmış yumurtayı annemin haşladıklarına tercih ediyor,çeşit çeşit çikolata ve şekerlerden çok  yine bakkalarda tek tek satılan bisküvi arası lokuma bayılır olmuştum.

Yinede farklıydım tabii..Mahallenin belkide tek bisiklet kullanan kızı olarak anlayamadığım tek şey bunun neden bu kadar çok dikkat çekmesiydi.Bisikletle giderken önüme geçen mahalle çocuklarının üzerinede istemeden çok sürmüşümdür:)..Bir süre sonra bu farklılığıda ortadan kaldırmak istedim ve uzunca bir süre bisiklete binmedim..

Kayseri'ye gidişimde yıllardır(ki bu 27 seneyi buluyor) görmediğim,hala anıları hafızamdan
silinmeyen ilkokulumu görmek istedim..Kardeşim göturdü ve ben ilk gördüğümde çok heyecanlandım...Içine girelim,sınıfıma çıkmak istiyorum dedim.Okul teneffüs saatlerindeydi..
Önlükler maviydi ama ben şöyle bir bahçeye baktığımda siyah önlüklü halleri görür gibi oldum..Bakkal amcamız çoktan vefat etmiş dükkanı kapalı bir şekildeydi..Ama hala yerindeydi..Naylon ayakkabılı çocuklar yoktu..



Çocuklar biz resimler çektikçe poz verdiler,öğretmenlerede eski öğrencileriz diye açıklama yapmak zorunda hissettik..
Birkaç öğretmen okulun değişip değişmediğini sordu.Içinde ufak tefek değişiklerle aynı dedik.
Heyecanla sınıfıma çıktım..



Artık projektör vardı sınıfta,daha bakımlı ve temizdi sınıf..Küme şeklinde oturulmuyor;sıralarda 3'er kişilik değildi.Çocuklara kim olduğumuzu anlatıp 27-28 sene önce burda okuduğumuzu söyleyince hepsi birden oooooo..nidalarıyla bağrıştılar:))
Arabaya binene kadar dönüp dönüp baktım..Sank geçmişten birşeyler görecekmişim gibi..










8 Ocak 2013 Salı

Memleket lezzetleriyle devam..

Bu tembellik ve imkansızlıklar sebebiyle Kayseri postlarım yıl boyu sürecek gibi..
Birde hala iznimin devam ediyor olması ki bu kadar uzun bir izin planda yoktu,beni ağustosböceği misali evde o koltuktan bu koltuğa ,oranın temizliğinden buraya derken blog yazma telaşımıda en aza indirdi..Işyerinde yeni dekorasyon ve tadilat şubat başına dek sürecek gibi görünüyor.Eh bu çokta fena bir durum sayılmaz:)..Izin yapmaya devam edin dediler,bence hava hoş:)
Hatta ve hatta sömestr tatiline sarkan iznime birde sınırlarötesi bir tatili sığdırma planlarındayız,netleşince açıkliyciim efemm...



Daha memlekete ayak basar basmaz annem ''arabaşı,,nı yapmıştı.O kadar seviyorumki,annemde o kadar güzel yaparki kaç öğün yediğimi hatırlamıyorum...



Birde en sevdiğimden,ıspanaklı gözleme..Anneler nasıl biliyor evlatlarının en sevdiği lezzetleri?Nasıl bir içgüdüdür,nasıl bir fazilettir bu...



Bu güzelim işkembe dolmalarıda kızkardeşim Sakine'nin eşinin dayısının eşinin bana ikramı..Emine hanımın ellerine sağlık,çok zahmetler etmişler o gün..Birileri benim damak zevkimi sanki buralara fısıldıyor gibi:))



En güzelini en sona sakladım..Kızkardeşim Suna'nın yaptığı profiterollerin yiyemem o kadar derken dördünü birden mideye indiren bendenizim..
Sonucundada maalesef alınmış 2 kiloyla eve döndüm..
Olsun!..Pişman değilim:)Hemde hiç..

1 Ocak 2013 Salı

Eskimeyen dostlarla çiğ köfte..

1992 yılında çalışma hayatına başladığımda ilk işyerim olmasındanmıdır bilmiyorum,oradaki dostlukların benim hayatımdaki yeri bir başkadır..
Araya mesafeler girince önce her Kayseri ziyaretinde uğranılan bu dostlar daha sonra telefon mesafelerine bıraktı kendini...
 Sonraları artık hayat meşakkatimi diyeyim yoksa başka birşeymi,ama asla unutmak diyemeyeceğim,seyrekleşen ama arasırada olsa büyük bir sıcaklıkla buluşulan telefon konuşmalarıyla süregeldi..

Bu ziyaretimde eski işyerime uğrayarak büyük bir sürpriz yaptım.Artık şirketin mali müdiresi olmuş arkadaşım Hülya..Şaşırdı,çok sevindi..Hadi daha büyük bir sürprizide beraber yapalım diyerek attı beni arabaya ve artık abim,babam gibi sevdiğim ve yaklaşıkta 15 yıldır görmediğim Yahya abim ve Ali ustamı ziyaret ettik.Ikiside şirketten ayrı bir fabrika kurmuş çalışıyorlardı.Hülya önceden telefon açıp "ikramınız bolmu?misafirim var yanımda,,dediğinde bu misafirin ben olduğumu tahmin edemediler tabii.
Kapıda beni gördüklerindeki şaşkınlığın ilk tepkileri aynen şöyleydi;"Nerden buldun bunuuu!,,..Çok özlemiştim onları..Ali ustam hala kızım diyordu bana,e 18 yaşındaydım ilk yanlarına başladığımda...Şimdi 38...
20 yıllık bir mazimiz vardı yani.
Vefakarlığın bu kadarı diyebildiler sadece..Olsun.Ben o samimiyeti kendilerinde,gözlerinde hissediyordum ya..Vaktim kısıtlıydı ama ayrılmak istemedik.
"Havva ta oralardan gelmiş,böyle olmaz,, dediler.Bu vesile ile Hülyalarda bir akşam buluşulmaya karar verildi.
Hülyacığım bir çerkez kızıdır.Zamanında ondan çerkezlerin katı kural ve adetlerinin detaylarını çok dinlemişimdir.Kendiside en son gördüğümde bekardı.Şimdi ise dünya tatlısı bir oğluşuyla mutlu bir anne.Eşi Kahramanmaraşlıymış.Asla çerkez biri dışında evlenmem diye tabuları vardı:))..Aşk herşeye kadirmiş:)
Dolayısıyla eşinin ellerinden çiğköfte yiycektik...Annemle gittik.Annesi Nesibe teyzenin o nur yüzü hala aynıydı.Bu kadarmı tatlı dilli olur bir insan?
Ya ailecek görüştüğümüz Yahya abimle Ali ustamın eşleri Leman ile Ayşe ablamla bağ evlerinde yediğimiz yağlamalarını hiç unutm
adığımı söylediğimde çok duygulandılar..Ama ben Leman ablamın bana söylediği "ama o zaman çok zayıftın Havvacım şimdi iyi şişmanlamışın,, dediğinde dumura uğrayışımın yüz ifadesine kahkahalarla gülmelerine,bir o kadarda ben güldüm..Doğru söylüyordu çünkü arada 15 kg kadar bir fark vardı:)Haksız değildi yani..





Harika bir çiğköfteydi.Tam Maraş usulü.Mesut bey'in ellerine sağlık.Soframızın muhabbetide bir o kadar güzeldi...Eşiminde aramızda olmasını çok istediler ama bunun birdahaki sefere  kesinlikle olacağının sözünü verdim.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors