17 Haziran 2014 Salı

Çilek reçeli ile tatil başlasın..

Tatil dedim ama bu sadece işe 3 aylığına veda anlamında olacak.
Malum yazın iş çekilmiyor burada ve ben bu yılki iş sözleşmemi bu şekilde isteyerek artık bir nebze yazın uzun uzun tadını  çıkarmak istiyorum..
Gerçi bu yıl diğerlerinden farklı bir yaz olacak gibi.Büyük kızımın üniversite puan durumuna göre şekillenecek koşuşturma tatil diyelim biz buna.
Ramazan-ı Şerif'te araya girince memleket yolu bana bayrama doğru kısa bir süre önce görünüyor gibi..
Önümüzdeki haftasonu son sınavlarına girecek olan kızımın sınavlar sonrası biriken stresini benim ve ufak boy kızımınki ile birleştirip biz İstanbul boğazına atmaya gideceğiz inşAllah:))
Kız kıza:)..Kısacık bir İstanbul kaçamağı yapıp döneceğiz.Babamıza emr-i vaki yaptık gibi birşey:)
Biz gidiyoruz dedik:)
Biletlerimiz hazır..Geliyoruz İstanbul!


Bu ikinci kez çilek reçeli yapışım.Birincide acemi olmama rağmen az bir miktar ile deneyerek gayet başarılı olmuştum.
Bu kez cesaretlenip 4 kilo kadar bahçesinden gelen mis gibi tazecik çilekleri daha büyük bir hevesle yatırdım 4 kiloya yakın toz şekere..Tabiiki öncesinde bir güzel ayıklayıp yıkayarak..
Ertesi gün sulanmış olan çilekleri fıkır fıkır kaynamaya koydum.Biriken köpüklerini alarak.Rengi berrak olsun,çabuk bozulmasın diye.Artık kaynarken göz göz fokurdamaya başlayınca bir tatlı kaşığı limon tuzuda ilave ettim.Birkaç taşım daha kaynattım.Bu esnada evdeki o kokuyu tahmin edebiliyorsunuzdur..
Sıcakken kavanozlara koyup ağızlarını sıkıca kapatacaktım ama sanki kıvamı sulu kalmış gibi geldi..Soğutup öyle karar vereyim dedim ve soğuduktan sonrada gördümki reçelin bi tık daha koyulaşmaya ihtiyacı var.Araştırmalarım bunun çözümünün güneşte tepsiye döküp,üzerine bir tülbent örtüp bir gün güneşte beklemesiyle hallolacağını gösterdi..Ve sonuç gerçekten mükemmel oldu.
Tadıyla görüntüsüyle buyrun benim çilek reçelim..Pardon tadımı dedim:))..Yapın ve tadın o zaman:)



4 Haziran 2014 Çarşamba

Bir Side günlüğü..

Birkaç hafta evveldi sanırım..Artık yaz geldi dediğimiz günlerin haftasonuydu.
Havalarda ısındımı ben buralarda ufacık gezme mesafeleriyle avunamıyorum,tatil moduna çarçabuk giriveriyorum..Şöööyle uzun yol istiyorum:))Mümkünse Konya taraflarından köşeyi dönünce Kayseri oluversin:))..
Olmayıncada henüz en yakın uzak mesafe  tercih ettik..
Side'ye bir defa gitmiştik bunca yıldır birde ben ortaokulda okul gezisinde..Hadi dedik..





Side Antik tiyatrosunun restorasyonu tam bir fiyasko..Tiyatro basamakları bildiğimiz beton dökme kalıplarla aralarındaki belirgin çimentoyla yapılmış fazla mükemmel..Öyle kötü sırıtıyor ki..Şok oldum..Ya arkamda gördüğünüz turuncu renkteki destek demirleri:((....Biz bu işleri beceremiyoruz..Üzgünüm.







Demirler,turuncu çirkin demirler...Turizm bakanlığı bunu görmezden gelmemeli..Artık ışıklandırma kablolarının tiyatronun heryerinde ayaklarımıza takılmalarından bahsetmeyeceğim..Gördüğünüz gibi canım sıkkın bir şekilde çıkmışım..


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors