27 Şubat 2012 Pazartesi

Annem,babam geliyor!

  Bu yıl onları birkaç defa görmüş olsamda sanki yılda bir görüyormuşum gibi heyecanlandım.Babam en son Antalya'a 3 yıl önce geldi sanırım..Onlarada değişiklik olacak bizede.Havalarda tam bahar havası olmuşken buralarda yine bozacakmış diyorlar..Kızlar çok seviniyor.Hele Yaren,''dedemi anlayan bir tek ben varım,onu kimse anlamıyor,,diye diye bir hal oluyor:)Dedesinin artık yaşlılık kaprislerinin son derecesine kadar tahammül edip onu artık bir çocukmuş gibi idare eden bir yapıda:)..


     Onun herşeyine çok üzülüyor,ona karşı hafif tatlı-sert çıkışları bile kaldıramayıp,bize kaya olarak geri gönderiyor:))...Babamda ona ''bu deli kız deli meli ama yüreği çok yufka,,diye karşılıklı anlayış ve sevgi pasları gönderir:))
     Alemdir benim babam..Onun o doğal halleri çok komik,inatçı ve gergin halleri çekilmez olur:)İnatçı ve gergin hallerimi babamdan aldığımı söyler annem hep:)..İnanılmaz aceleci,canıtez ve titizdir.Öyleki kapıyı çaldığı anda kapı açılmazsa bir araba laf sayar:)Kapıya yürüme saniyelerini bile hesaba katmaz acelecilikten:)O yüzden o kapıyı çaldığı zaman bizim evde herkes her bir yandan koşturur kapıya,hücuum!:))..Mükemmelliyetçidir.Bunu abarttığı zamanlar sıklıkla vakidir...Evi dağınık görmeye dayanamaz,kapıların takır takır vurulmasına,sofrada peçete bulunmamasına,kilidi olmayan tuvalet ve banyo kapılarına,düzensiz bir bahçeye,tamirat aletleri ve tornavida bulunmayan evlere,misafire az ikrama,sıkı dikilmeyen düğmelere:)),tv de haberlerin es geçilmesine,konuşulan bir konuya dahil edilmemeye,evde soğuk su bulunmamasına,yerinden oynamış prizlere:)),anlamadığı filmi anlatmayana,kirli arabaya vs..vs...:)) asla tahammülü yoktur:))
    Amma velakin,çok yufka yürekli,saf,çalışkan,yardımsever,fikri neyse zikride o olan,evlatlarına düşkün sevgi dolu bir baba o.Sıklıkla istemeden çok komik olan,klişeleşmiş lafları hep dilimizde olan,tanıyamadağı bir insanla yarım saat sohbet ettikten sonrada ''kardeş kusura bakma ama ben seni tanıyamadım,,diyecek kadarda doğal bir insan:))...Ne komik olayları vardır anlatsam yıkılırsınız,sayfalar almaz:))..


   Hasılı, gelecekleri için çok mutluyum,mutluyuz..Onlarla geçirdiğimiz günler içerisinde bloga çok vakit ayıramayabilirim..En kısa zamanda,en ufak bir fırsatta buradayım bilesiniz...Şu saatlerde yoldalar,yarın sabah burdalar inşAllah hayırlısıyla..
 
25 Şubat 2012 Cumartesi

Ordan,burdan,benden..

  Nasıl yoğunuz sabahları anlatamam.Haftalık izin falan zaten yok.Öğleden sonra erken çıkmalarda sabah uykusuzluğunu kurtarmıyor.Havalardanmıdır bilmem,sabah bir yatağa yapışıklık,bir zor uyanmalar,beş dakka dahalar:),bugün işe gitmiycem ,kafa izni yapıcam diye kendi kendine olmadık fışfışlamalar:)Hiç yapmadığım işleri yapar ve düşünür oldum.Yarında yine çalışıyor olmak,yorguluğum yoksada inadına getiriyor şu naçiz bünyeye:)
  Hiç olmadık bir günde,geçen pazartesi herzamanki gibi sabah 05:30 da kalkıp,çocukların kahvaltısını hazırlayıp,okula gönderip,kendim hazırlanıp sabahın soğuğunda kardeşim Selçuğun gelmesini beklemeye koyuldum.Normalde hep beni bekleyen odur.Kızar çoğu zaman,nerde kaldın,geciktin diye..Bekle bekle inmez aşağı.(yan binamızda oturuyor ve işe beraber gidiyoruz)..Hah!dedim..Hep bana kızıp duruyordu,tam sırası.Açtım telefonu,epey bir çaldıktan sonra;Nerdesin!Ağaç oldum bu soğukta! diye bastım cırlamayı:))Uykulu bir sesle:Kafayımı yedin?Bugün izinliyiz ya! demesinmi?....Hiç cevap bile vermeden telefonu nasıl kapattığımı bilmiyorum....Normalde hergün akşam biz işyerinin güvenliğini arayıp ertesi günle ilgili,izin,erken gelme durumlarını rutin arayıp öğreniyoruz.Herşey akşam belli oluyor çünkü.Ben aradığımda güvenlik herşey normal,izinli bölüm var falan demedi.Hemen aradım ve sabah vardiyasına gelen güvenlikten acı gerçeği öğrendim....Sabah sabah kıyafet seçimi için bir saat uğraştığımamı yanayım,makyaja şuna buna uğraştığımamı,aşağıda soğukta donduğumamı....Hırsımdan,sinirimden,üzüntümden eve öyle bir çıktmki tekrar,işe gitmeye hazırlanan eşim zaten sormaya hacet duymadı:)
  Hırsımdan çatlıyorum,bağırıyorum çağırıyorum bu arada:))Tabii şimdi bu yazıyı gülümseyek yazıyorum ama iyiki o gün yazmadım:)...Benim uyumam lazımdıı!,nedeen!!..Eşimden çıt yok.Sadece ''neyse bir hata yapmışlar,unutmuşlar söylemeyi,olabilir,,demesiyle sinirden ağlamaya başlamayayımmı?..Zorla tekrar yatağa girdim:)Uyumam lazım,uyumam lazım,uyumam lazım:)..Sinirden kalkıyorum,söyleniyorum,tekrar yatıyorum:)...Kalktım..Hırsımı alamadım,açtım telefonu gece vardiyasındaki güvenlik görevlisine....Artık neler söylediğimi hatırlamıyorum.Bildiğim tek şey güvenlik görevlisinin artık sabahları kapıdan girerken bana ''günaydın,,dememesi..İlk defa kendi çıkarlarım ve kişisel rahatlığım için birini bu derece kırdım sanırım.Üstelikte kendisini çok severim..Kardeşime ''İlk defa bir hata yaptım,bu kadarda insanın üstüne gelinmezki,insanız hata yapabiliriz,,demiş...Yarın,öbürgün kendisinden özür dileyeceğim..Gördükçe kendimi hiç iyi hissetmiyorum.Ben böyle biride değilim,olamam zaten.''Öfke,şeytandandır,, kulağıma küpe olsun...

     
      2 hafta önce Kemer'i akşamüstü gezdik.Henüz çok sakin..Yazın kaldırımlarında yürünmeyecek derecede kalabalık Kemer burasımı dedik..Huzur veriyordu.Biraz benim,biraz Minelnur'un birazda eşimin objektifinden..


   Bu foto Ahmet'e ait.Henüz bitmemiş efektleriyle...


    Minelnur'un bu eserini pek sevdim:)


     ''Yörük Parkı,,na gittik.Nedir,ne değildir...Folklorik kokular geliyordu uzaktan..İyi düşünülmüş,tam oturtulamamış.Çadırlar,gözlemeler,közde çaylar.Fondaki müzikte ise''Ankara'nın bağları,,:)),bilumum Sincan havaları:)












    Yine kar başlamış yurdum ellerinde...Buralarda çiçekler arz-ı endam etmekteler.Cemrelerde hoşgelmişler havaya,suya...
21 Şubat 2012 Salı

Bir günlük İstanbul..

  Yarışmaya gitmenin bendeki belki bilinçaltıma sakladığım güzel tarafıydı İstanbul'a gitmek.Bu ikinci kez gidişimdi ama ilkinin tadı damağımızda kaldığından mütevellit bu sefer bir günde olsa çok heyecanlanmıştım.Çantama tıkıştırdığım nöbetçi dijital makinamla:) bu kısacık zaman dilimini karelere sıkıştırmaya çalıştım.


     Eşimin yeğeni,sevgili Bahadır'ın mükemmel ötesi evsahipliğinde feleğin gününe ortak oldum:)Yaşından fazla beklenen bir olgunlukla,kendine kurduğu düzenine hayran bırakarak yengesini bir güzel ağırladı.
    Yarışmanın çekiminden hemen sonra beni  alarak ''hadi yengecim akalım gecelere:),, diyerek benim bozuldu sandığı moralimi latifeleriyle ''demoralize olmayalım!,, larla  fena halde düzeltti:)Hemen yemek yemeye gidiyoruz dedi.İnanın sabah yediğim kahvaltıdan sonra heyecandan yarışmadan önce yiyebildiğim küçük bir dilim börek dışında hiçbirşey yememiştim ama yinede yemeye niyetim yoktu.Bu saatten sonra birşey yemek istemediğimi,canımın istemediğini söylesemde dinlemedi evine yakın bir yerde Beşiktaş'ta şirinmi şirin,müdavimi olduğu 'Sıdıka,, isimli balık ve meze restoranın yolunu tuttu.Çok güzel,sıcak,küçücük ve kaliteli bir mekan.

   Hala aç olmadığımda ısrar etsemde kokular ve mekanın hoşsohbet ortamı beni cezbetmeye başlamıştı.Bahadır buranın müdavimi olduğundan zaten herşeyi ona bıraktım.E bende balık bağımlısı olduğumdan menüdeki hiçbirşeye yok demeyeceğim kesindi.


Bu fotoğraf makinasıyla bu mezeyi böyle çekebildiğim için üzgünüm.Yazık oldu caanım yemeklerin görüntüsüne.Fotoğraf makinamla çekmek için yardım eden bayandan izin istedim birden kaşlar çatıldı:)Aaaaa..''ondan sonra yazarsınız eleştirileri!,,diye birşeyler söyleniyorduki Bahadır kıkır kıkır gülmeye başladı.N'oluyor diye ben şakın şaşkın bakınırken,Bahadır benim yemek eleştirmeni olduğumu zannettiklerini söyledi.Onlarlada samimi olduklarından ordaki bayanın huyunu bildiğini söyledi.''deli dolu,,larmış:)..Hakikatende öylelermiş.Daha sonra blogumun adresini istemelerine kadar samimileştik:)..Bu arada yukarıdaki mezeden hatırladığım tek şey,birinin turp otu kökü olduğu.Diğerlerini hatırlayamadım ama çok lezzetliydi.


   Asma yaprağında levrek.Ben levreği bu hali dışında daha lezzetli yemedim desem yeridir.

  ''Doğal tatlı,, adı.İçinde buğday,kuru kayısı,tahin ve ceviz vardı hatırladığım kadarıyla.Sıcacık geldi fırından.Ortak kaşıkladık Bahadırla.Tam porsiyonu yiyecek yerim kalmamıştı çünkü.Tadımı?Valla....anlatamamki..



  Cumartesi akşam uçakla dönüş saatime kadar boştum.Sabah kahvaltıya gidiyoruz dedi Bahadır.Oraya vardığımızda müthiş keyif aldım.Yengesinide saraylarda,Malta köşklerinde ağırlarmııış:))


    Malta köşkünde açıkbüfe kahvaltı.Gelmeden önce söyleselerdi inanmazdım:)Kendimi sultanlar gibi hissettim bir an yaHu!Harikaydı...




    Kahvaltı sonrası köşkün muhteşem güzellikteki bahçesinden havanında güzelliğinden istifade ederek Beşiktaş iskelesine kadar gezerek geldik.Amacımız sevgili Ays ile Üsküdar motor iskelesinde buluşmaktı.Heyecanlıydım.Blog vasıtasıyla tanıştığım ve çok sevdiğim sevgili Ayşegül Cumartesi gününü bana ayırmıştı.Telefonlada yarışmadan önce görüşmüştük.Samimiyetinden,içtenliğinden hiç şüphe duymayacağım bu harika insanı görmek ne büyük mutluluk olacaktı.


   Karşıya geçerken martıların eşliğinde fotolar çektim...



    Çamlıca tepesindeydik.Ayşegül cıvıl cıvıl,hava burda birazcık soğuk olsada çok güzel,bizler çok keyifliydik..





Sonracığıma güzel sohbetler eşliğinde yudumladık saleplerimizi...



Canım Ayşegül'ün deklanşöründen bana hediye ettiği kareler.Profesyonellik bu olsa gerek...Yeni objektifinin ilk denemesinin konu başlığı bendim galiba canısı:)Teşekkürler.Harika bir çalışma olmuş.


 Dönüşte martılara simit atmak üzere hazırlanmışken onların cezbedici süzülüşlerine şahit olmak güzeldi..


Simitleri havada kapmalarını hayretle izledim...

Uzun lafın kısası dostlar,güzel bir gün geçirdim.Antalya'ya mutlu bir şekilde geldim.Hiçbirşey beni bir süreliğine demoralize edemeyecek:))



..
19 Şubat 2012 Pazar

Kim kazanmış?..

 
     Herkesi çıldırttığım,yumruklarını duvara vurdurttuğum,saçını başını yoldurduğum için öncelikle çoook özür dilerim.Ben yarışmadaki hezimetimi yarım saat sonrasında üzerimden atmışken herkesin üzüntüsünün bugün dahi devam ettiğini bilmek beni daha çok üzdü..
    Neyse annemler falan bu üzüntüyü ilk saatlerde çok abartmışlar belli:)Ama ben eğlenmeye gittiğimi kendimi zaten hazırlamıştım ama kazansamda fena olmazdı:))..Yarışma başlayıncaya kadar son haddinde olan heyecanım başlayınca uçup gitti.O dakikadan sonra ''evet güzel bir anı olacak,,şeklinde gelişen düşüncelerim iyi başlayınca umuda,''demoralize,, ile tam bir yıkılışa dönüştü:))..Ayy,yarışmayı tekrar izlemekte güçlük çekiyorum.O nasıl bir paniktir öyle,nasıl bir telaştır,nasıl bir dağılıştır.Neyse ilk sorulardaki başarı ile övünüyorum artık:)
   Herşey bir yana..Şu an aklımda fikrimde zerre kadar bir vah,tüh veya üzüntü yok inanın.Sebebine gelince;O kadar güzel bir gönül desteği aldımki,ben ben en olalı böyle birşey yaşamadım.Hala ağzım kulaklarımda.Sanki yarışmayı kazanmışım gibi.Gerçi en büyük kazancı ben yaşadım.Ailemin,arkadaşlarımın ve en önemlisi sizlerin desteği ile ben bu yarışmanın galibi idim.Bir ara gözlerim dolu dolu oldu.Nasıl olmasın.Günler öncesinden Kelime Oyununun tescilli otorite yarışmacısı:) sevgili Serap ablam tüm deneyimlerini ve manevi lojistik desteğini:) bana son an'a kadar aktarıp adete bir coach gibi yardımcı oldu.Tek başıma tv binasında yapımcıyı beklerken onun sesini duymak beni çok rahatlatmıştı.Sık sıkta mesajlaştık:)Çok teşekkür ediyorum ablacığım.Böyle bir vesileylede görüşmeye başlamak beni inanılmaz mutlu etti.
   Derken tanımadığım bir numara..Çekime girmeden hemen önce..Telefondaki ses o kadar tatlıki anlatamam.Büyük bir sürpriz,büyük bir mutluluk!Sevgili kekiğimiz Ayşegül.Nasıl sevindim anlatamam.Onun o güzel dileklerinin ve enerjisinin verdiği mutluluk şu dakikalarda hala yüreğimi pır pır etmekte.Telefonumu bulmuş ve bana büyük bir sürpriz yapmış.Ne desem sana canım bilemiyorum...Ne desem az zaten.
   Ayriyetteeen bir Ayşegülüm daha girdi hayatıma o  dakikalarda:))..Sevgili Gezginay 'ım.İstanbul'a geleceğimi öğrenince görüşmek isteyip,bunuda en güzel haliyle bana tattıran bu güzel insana burdan teşekkürlerimi iletmek istiyorum.Sen çok özelsin canım.Ne güzel dakikalardı öyle.Çamlıca tepesinde salepler eşliğinde son dakikalara kadar ettiğimiz sohbetler.Tekrarlarını Rabbim nasip etsin inşAllah.
  İşte böyleeeee,söyleyin bakalım kim kazanmış?:))
16 Şubat 2012 Perşembe

Beni izleyin ve şans dileyin yarın..

   Yarın için heyecanım son haddinde.Midemde krampa benzer bir ağırlık,telaşlı haller,ara sıra sinirlenmeler,üstüste giydiğim çorap ve patiklerle hala ısınamayan ayaklarım..Bir taraftanda yarın sabah 5:30 da başlayacak maratonun ne zaman biteceğini bilmiyorum.Sabah çocukları okula gönderdikten sonra (muhtemelen vedalaşmışta olacağım) işe gitmek zorunda oluşum telaşlandırıyor beni.O kadar yoğun bir güne denk geliyorki, aslında iznimi daha önce almışken bu kadar Hollandalı grup olunca bana acilen ihtiyaçları olduğunu bile bile sabah işe gitmemek beni vicdanen rahatsız edecekti..Ben uslanmam.Patronum  cuma günümü gideceksin Havva derken öyle bir baktı ki:)..Uçak biletimi sabah saatlerine almışken ''Yok sabahki yoğunlukta burdayım merak etmeyin,öğleden sonra gidiyorum,, demek zorunda kaldım:)) Bir oh çekti:)...Öyle birşey yoktu tabiiki ve bilet saatini hemen erteledik kendisine söylemeden.Saat 12:00 de havaalanına işten gideceğim yani...Bir teleş, bir telaş..
   İstanbul'da gece kar başlıyor diyorlar,uçak seferleri bir bir iptal oluyor diyorlar,fırtına var diyorlar,...Bilemiyorum artık.Bugün programın yapımcısı Devrim bey arayıp son teyitleri aldı...İşyerindeki tüm arkadaşlar,eş,dost ayrı ayrı selam istiyor ekrandan:))Ben hepsine genel bir selam göndereceğim,klişe bir yarışmacı olmak istemiyorum recaa edeceğim:))..Ama siz blog arkadaşlarıma ayrı bir selam göndermek en asli görevim olacak heyecandan unutmazsam arkadaşlar:)..Unutursamda beni hoşgöreceğinize eminim..
    Kelime oyunu yarışmasını izleyenler biliyordur.Yarın akşam birinci olursam,ki öyle bir iddiam yok:)Cumartesi yarı final için tekrar yarışacağım.Yani 2 gün üstüste bana katlancaksınz:)...Sizlerden şans dileklerinizi istiyor,kalbinizin benimle olacağını hissedeceğimi bilmenizi istiyorum.
    Uzun lafın kısası,yarın yani 17 Şubat saat 20:00 de Bloomberg HT'de kelime oyunu yarışmasında canlı yayında Allah kısmet ederse yarışmacıyım.Sizlere burda veda ederken heyecanımla başbaşa kalıp valizimi hazırlamaya gidiyorum.Beni izleyin ve tüm pozitif enerjinizi gönderin:)Sizleri seviyorum..
12 Şubat 2012 Pazar

Napolyon tatlısı..

  Kardeşim Selçuk'la,ki mesai arkadaşım olur kendileri aynı zamanda:) dün öğle yemeğine Belçikalı bir müşteri aileyi çıkarmak zorundaydık.Patronumuzun yeni ve bu otelin muhteşem manzaralı restoranı Blanche da idik.Harika güzel bir otel çok beğendik.Restoranın manzarası,servisin kalitesi,yemeklerin lezzetine diyecek yoktu.İtina en zirvedeydi,hissettirdi..Artık öyle elalemin lüks restoranlarına tonlarca para akıtmayacak şirket..Kendi otelimiz ve restoranımız var.
  Neyse efem,buraya kadar herşey güzel.Müşterilerimizle hoşça sohbetler yaptık.Başlangıçta gelen çorbamızla,arasıcaklardaki karides ve kalamar tavadan sonra ana yemek olarak gelen levrek ızgaramızdan bahsetmeyeceğim uzun uzun (çünkü resimde çekmeyi unuttum zaten!).Ahçımız hem bizden hem müşterilerden alınabilecek övgülerin hepsini şiddetle aldı:)Teşekkür ediyoruz.Velhasılı tatlı olarak ne var diye sorunca binbir türlü Fransızca ismin yazdığı menüyü bize uzattılar.İçlerinde en tanıdık gelen tiramisu ve adını tarihten bildiğimiz Napolyon vardı:))Tek tek bu nasıl bir tatlı,şu nasıl bir tatlı diye sormakta müşterilerin yanında ayıp olacaktı,gülerek ve Türkçe olarak müşterilere çaktırmadan garsona ''Daha anlaşılır olamazmıydı şu isimler kardeşim,bir baklava,kabak tatlısı,dondurmalı irmik helvası yokmuydu,,demek zorunda kaldım.:))Müşterilerimiz tiramisu istediler,biz ise Napolyon bir Fransız ismi ama şu günlerdede bende alerji yapsada bu isimler,en azından geçmişte millet olarakta bir hukukumuz olmuş:) azda olsa.Geçmiş günlerin hatırına dedik:)Napolyon olsun:))...Böyle ecnebice isimler,tuhaf tuhaf...Vardır bir ayrıcalığı.


   Tabak gelir gelmez görüntü bende bir waauw!dedirtti içimden ama,yok canım bu kadar basit olamaz,tadı muhteşem,bu kremalar özeldir dedim...Yok...Özeli mözeli yokmuş.Dr oetkerin krem olesinin üzerine diklemesine kesilip fırında kızartılmış milföyler batırılmış,ortasına krem şanti sıkılmış,üzerinede frambuaz sos gezdirilip pudra şekeri serpilmiş:)İşte bu kadar.Yedikçe müşterilerin karşısında her lokmada sahte gülmeler,doğaüstü bir tatlı yiyormuş gibi gurmece hareketler:))..Selçuklada birbirimize durumu çaktırmıyoruz;Aslında fena değilmiş canım,hafif hafif işte,...e zengin tatlısı yanii,sanırsak böyle oluyor:))..


     Onların yediği tiramisuda gözüm kalmadı değil:)..Neyimize gerek böyle Fransız tatlısı falan...Napolyon alacağın olsun!Hiç vefan yokmuş,geçmiş günlerin hatırı dedik,tanıdık bir isim dedik:)..Kusura bakma biz sana Fransız kaldık bu sefer (Aman Allah korusun)


    Tatlı niyetine güzel manzarayı içimize hüpletmek daha akıllıca olurdu:))..Sevgiyle kalın..
9 Şubat 2012 Perşembe

İncir tatlısı..

   17 Şubat Cuma akşamı..Bloomberg kanalında ''kelime oyunu,,nda beni izleyin:)..Bir aksilik çıkmazsa,yollarda kalmazsam,düşüp bir tarafımı kırmazsam,heyecandan düşüp bayılmazsam:)) izlersiniz.Gitmeden önce son bir defa daha hatırlatıp ''görmemişin.......,, ile başlayan bir deyimi hepinizin zihninde canlandırmış olayım:))
   Hasılı aldı beni bir heyecan.Ekran başında takır takır soruları cevaplayan ben, sondan birinci olmazsam iyidir:)..Neyse gönüllerin birincisi olayım deermişim:))


    Yıllar yılı yaparız ailece bu güzel tatlıyı.Baştacımızda olmuştur hani kendileri:)..İlk defa portakal ağacı 'nda görüp yaptığım bu nefaseti eminim çoğunuzda biliyorsunuzdur.Kahveli tadlarla çok aram olmasada nedense bu tatlıya çok yakıştırıyorum.Bana göre asil bir tadı var:)...Hani böylee...Nasıl anlatsam...Asil işte!
    Kremasını ben her zamanki gibi süt kremalı ve labneli yapıyorum.İşte bu tadada bayılıyorum.


Malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 6 tane suda ıslatılmış ve minik minik doğranmış kuru incir
  • 1 su bardağına yakın irice dövülmüş ceviz
  • 1 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
Kreması:
  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 3 yemek kaşığı un
  • 3 yemek kaşığı nişasta
  • 1 kutu (200 ml.) krema
  • 100 gr. labne
Şerbeti için:
  • 1,5 su bardağı su
  • yarım su bardağı şeker
  • 1 yemek kaşığı nescafe
  Önce kremamızı yapıp soğumasını bekleyeceğiz.Bunun için krema ve labne hariç diğer malzemeleri koyulaşıncaya kadar pişirip soğumaya bırakıp ara sırada çırpıcıyla karıştıracağız.Diğer taraftan 3 yumurta ile çırptığımız şekere incir,ceviz,un ve kabartma tozunuda ilave edip yağladığımız dikdörtgen borcama döküp fırına veriyoruz.Kek gibi kızarıncaya dek pişirip (içinin piştiğinden bıçak kontrolü ile emin olun) 170 derece civarı ısı yeterli oluyor...Bu arada 1,5 su bardağı soğuk suya yarım bardak şeker ve 1 yemek kaşığı nescafeyi katıp karıştırarak eritiyoruz.Kaynatmıyoruz.Hafif ılıyan kekimizin üzerine kaşıkla eşit şekilde bu şerbetten döküp iyice soğumasını bekliyoruz.Diğer taraftan soğuyan kremamızın içine süt kremamızı ve labnemizi koyup yüksek devirde mikserle göz göz olana dek çırpıyoruz.Soğuyan incirli kekimizin üzerine kremamızı döküp yayıyoruz.Buzdolabımızda 2 saat dinlendirdikten sonra servis edebiliyoruz.
  Biz çok seviyoruz,sizinde seveceğinize eminim.


     Sevgi,muhabbet,sağlık,güzellik,başarı,mutluluk,neşe sizinle olsuuuun...Seviyorum sizi!


Benden sizlere gelsin...

7 Şubat 2012 Salı
Çok yazmak istiyorum..Hiç yazamıyorum..
Bu kaçıncı silişim yazıyı bilmiyorum:)Ne yazmıştım onuda..
Yoruldum belkide bugün..Topuklularla yolda yürümek zor geldi.
Sabahki fırtına ve yağmur beni fena etti..Bir yandanda o fırtınanın kollarına bırakasım geldi kendimi:)
Ne güzel olurdu:)
Çabuk geçti öfkesi..Öğleye güneş açtı.
100 kereler söyledim;Buranın havasına güven olmaz diye.
Bugün 101. kez söyledim:)


Kış,kışlığını bilecek..Yaz yazlığını.
Böyleyim işte
Sınırları olan,köşeleri olan:)
Orta yolu yok bende..
Neyse o..
Arası yok...

4 Şubat 2012 Cumartesi

Sona kalanlar,....kalanlar:)..Konya'da tandır..

   Henüz yarışmanın tarihi netleşmedi.İşin aslı bu yoğunlukta patrona söyleyemedim bile:)Bir kişinin bile eksikliğinin belli olduğu bir dönemde,nasıl söylenir bilmemki:)..Neyse yarın çalışıyorum zaten ve Pazar günü çalıştığımız için belki patron acır ve hayatında ilk defa böyle bir heyecan yaşayacağımı düşünürsede bana 2 gün izin verir belki:)


    Kayseri'den eve dönerken yollarıda güzel bulunca Göreme'ye uğrayıp geçelim dedik.Şöyle içinden geçtik sadece.Yazın detaylı gezelim diyoruz.Çocuklar hiç gezmedi çünkü.Bizde evliliğimizin ilk yıllarında eşimle atlayıp Kayseri'den birkaç defa gezmiştik.Ama o zamanki bakışımızla şimdiki arasında bayağı fark var:)..O zaman neye bakmışızki biz:)




      Kapadokya hatırası:)


    Yollarda oyalanınca Konya'ya gelene kadar acıktık.Tarihi Hacı Şükrü fırın kebapçısında meşhur tandırdan yedik.Meşhur olduğu kadar varmış bu mekan.Konya'da yediğim en lezzetli tandırdı.Şahsi fikrimi söyleme gerekirsede Isparta'da yediğim tandırıda Konya'nınkine değişmem..Zevk meselesi.


     Akseki'deki kar manzarasınada dayanamayıp yolda indik.Hava yumuşacıktı.Sanki Antalya'ya yaklaştığımızı haber veriyordu.Herkes kar manzaralı pozlarını verdi..Sadece biz değildik kar görmemiş gibi davranan:)yol boyu arabalar dizi dizi idi.Kar üstünde mangal yakanımı ararsınız,sucuk pişirenimi,kartopu oynayanımı...Vesselam,zevk sahibi,keyif milletiyiz,ne güzel:)





  Seneye kadar artık kar görmeyiz.Tadını çıkardık ama.3 senelik kar gördük nerdeyse:))Bir süre bizi idare eder artık...
  Sevgiyle kalın,sıcak kalın..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors