8 Temmuz 2013 Pazartesi
3. kez Gaziantep..
Bu artık 3.gidişimiz.Yeter dedik artık,suyu çıkmadan..Son bir kezde tadını çıkardık açıkçası.
Bu sefer acemilik çekmeden gezdik..
Geçen sefer uğrayamayıp kaçırdığımız yerler bu defa ziyaret edildi.Daha telaşsız,sakin ve sindire sindire..
Farklı olarak meşhur Tahmis kahvecisi ve sayıklaya sayıklaya bir olduğum Zeugma mozaik müzesi programa alınmıştı zaten.
Açıkçası ben böyle ''hergün bir yerde,, tarzı tatil konseptimizi çok seviyorum.
Kısa zamanda daha çok yer keşfetme,yolculuk keyfi tam bana göre.
Bu işin fizibilitesinide çözmüş durumdayız.
Bir yerde birkaç gün kalınsa ben açıkçası sıkılırım gibime geliyor.Yada yerine göre demek daha doğru olur.
Evet,biraz hızlı oluyor ama hiç şikayetçi değilim.
Antakyada'ki güzel kahvaltıdan sonra yola çıkıp Antep'te güzel bir otel bulup yerleştik.Hemen hazırlanıp öğle yemeği için daha önce gitmediğimiz ve yine internet araştırmalarından tavsiye olunan Aşina restaurant'a çufçufladık.
Kebaplarını elbette es geçmeyecektik herzamanki gibi ama önce öğle yemeğinde bir yuvalamadır,analı kızlıdır,içli köftedir denemek istedik.Daha doğrusu istedim:).. Sadece ben tadlarına baktım çünkü ahali henüz kahvaltıyı sindirememişti..Bende öyle ama ertesi öğlen gitmeden önce meşhur Halil usta'nın kebaplarını yiyeceğimizden ötürü başkacada zaman yoktu...
Yuvalama ile başladım..
Analı kızlı ile devam ettim..İkiside benim damak zevkime uygun çok lezzetli yöresellerdi.Zaten Antep'te beğenmediğim dediğiniz bir lezzete pek rastlamazsınız..Birde içli köfte aldık ama resimleyemeden uçtu gitti kendileri:)Bir varmış bir yokmuş:)..Hepsi birbirinden güzeldi.
Herzamanki gibi bakırcılar çarşısını turlayıp mümkün olduğunca akşama acıkmayı umuyorduk.
Kurular,baharatlar alınıp bu tarih kokan sokaklarda gezmek keyif verdi...Seviyorum böyle baharat kokan,meyan kökü satıcılarının dolaştığı,avm lerin katletmediği çarşıları..
Akşam yemeği için tabiiki İmam Çağdaş'ı tercih ettik ama gidenlere tavsiyemdir sadece burası ile kalmayın.Daha küçük ve meşhur olmayan yerlerde varmış.Burası gerçekten lezzet ve kalite konusunda tartışılmaz ama kalabalık ve doymuşluğun verdiği bir rahatlık farkettik.Çok bekliyorsunuz.Belki değiyor ama fiyat ve yaptığı isimle karşılaştırdığınız servis örtüşmüyor..Gitmek kısmet olursa yine farklı yerler denemeyi umuyorum..Ama bu kesinlikle buranın lezzetlerinin muhteşem gerçeğini değiştirmiyor..
Baklavaları belkide Türkiye'de yiyebileceğinizin en güzeli...Sizi temin ederim.
Ve 100 yıllık Tahmis kahvesi..Ortam çok güzel,dinlendirici.Yemekten sonra yapılabilecek en güzel şey...Burada tabiiki menengiç kahvesi tavsiye oluyor..
İçinde kırık leblebi,çedene,fıstık ve menengiç'in bulunduğu yemiş kasesi eşliğinde menengiç kahvesi enfes..Ben tadını çok sevdim.
Yorulduk ve kalkasımız gelmedi..
Ertesi sabah kahvaltıda ''Beyran çorbası,, içmek üzere yola koyulduk.Bu sefer eşimde içicem dedi ama ben pek emin değildim..
Haşlanıp didiklenen et ve pirinçli bu çorba özel bakır kaplarda servis ediliyor.Ateş üzerinde malzemeler karıştırılıp çok kaynar şekilde önünüze geliyor..Paça çorbasına benzeyen tadı var.Acılısını içmenizi tavsiye ederim...
Çorbacının tıklım tıklım olmasını yadırgamadım.Geçen seferde çok severek yediğim bu çorbadan eşim sadece 2 kaşık alabildi..Bunada şükür çünkü evlendiğimizde et ile arası olmayan eşim şimdi tam bir etobura dönüştü:)..Yavaş yavaş..Elbet bu tarz tadlarıda sevecek..Azimliyim,kararlıyım:))
Antep katmeri ile kahvaltıyı dört gözle bekleyen baba-kız için katmerciye gitmek lazımdı..
Ben ise çorba üzerine tatlı niyetiyle yedim:)
Artık Zeugma mozaik müzesine gitme vaktiydi..
Ne diyeceğimi bilemiyorum.Böyle bir sanatı ve inceliği binlerce yıl öncesinde yapılmış olmasına akıl sır erdiremiyorsunuz..Bu taşların o zamanki imkanlarla renklerine uygun bulunup kesilmesinemi,resimlerin ayrıntısınamı yoksa bu güzelliklerin yakın tarihimizde yağmalanmasınamı?Hangisine şaşırsam bilemedim..
Uçup gittiğimiz anlardan...
İşte Zeugma müzesinin ve mozaik kültürünün sembolü ''çingene kızı,,...Yağmacılardan gizlenebilmiş ve kurtarılabilinmiş en önemli eser..
Bu mozaiklerin buraya getirilmesi zaten başlı başına olağanüstü bir başarı..Bunlarıda müzede izleyebiliyorsunuz.Emeği geçenlerin yüreklerine sağlık..
Son durağımız meşhur kebapçı Halil usta idi..
Küşnemelerimizi ve simit kebabımızıda burada yedikten sonra yola çıkma vakti gelmişti..Antalya bizi bekliyordu ama son anda rotamızı Kayseri'ye çevirdik.Son birbuçuk günümüzü evde geçirmektense bir sıla-i rahim yapalım dedik..Yolu sadece 1 saat uzatacaktık.Bahanemizde hazırdı yani:)
Memleket havasını solumadan dönmeyelim dedik..
Görüşmek üzere...
Bu sefer acemilik çekmeden gezdik..
Geçen sefer uğrayamayıp kaçırdığımız yerler bu defa ziyaret edildi.Daha telaşsız,sakin ve sindire sindire..
Farklı olarak meşhur Tahmis kahvecisi ve sayıklaya sayıklaya bir olduğum Zeugma mozaik müzesi programa alınmıştı zaten.
Açıkçası ben böyle ''hergün bir yerde,, tarzı tatil konseptimizi çok seviyorum.
Kısa zamanda daha çok yer keşfetme,yolculuk keyfi tam bana göre.
Bu işin fizibilitesinide çözmüş durumdayız.
Bir yerde birkaç gün kalınsa ben açıkçası sıkılırım gibime geliyor.Yada yerine göre demek daha doğru olur.
Evet,biraz hızlı oluyor ama hiç şikayetçi değilim.
Antakyada'ki güzel kahvaltıdan sonra yola çıkıp Antep'te güzel bir otel bulup yerleştik.Hemen hazırlanıp öğle yemeği için daha önce gitmediğimiz ve yine internet araştırmalarından tavsiye olunan Aşina restaurant'a çufçufladık.
Kebaplarını elbette es geçmeyecektik herzamanki gibi ama önce öğle yemeğinde bir yuvalamadır,analı kızlıdır,içli köftedir denemek istedik.Daha doğrusu istedim:).. Sadece ben tadlarına baktım çünkü ahali henüz kahvaltıyı sindirememişti..Bende öyle ama ertesi öğlen gitmeden önce meşhur Halil usta'nın kebaplarını yiyeceğimizden ötürü başkacada zaman yoktu...
Yuvalama ile başladım..
Analı kızlı ile devam ettim..İkiside benim damak zevkime uygun çok lezzetli yöresellerdi.Zaten Antep'te beğenmediğim dediğiniz bir lezzete pek rastlamazsınız..Birde içli köfte aldık ama resimleyemeden uçtu gitti kendileri:)Bir varmış bir yokmuş:)..Hepsi birbirinden güzeldi.
Herzamanki gibi bakırcılar çarşısını turlayıp mümkün olduğunca akşama acıkmayı umuyorduk.
Kurular,baharatlar alınıp bu tarih kokan sokaklarda gezmek keyif verdi...Seviyorum böyle baharat kokan,meyan kökü satıcılarının dolaştığı,avm lerin katletmediği çarşıları..
Aşağıda görmüş olduğunuz dolma kapaklarından bir tane hemen aldım.Uzun zamandır istiyordum.Hatta ilk dolmalarımıda yaptım.Tabaklardan sonra pek bi rahat geldi...
Baklavaları belkide Türkiye'de yiyebileceğinizin en güzeli...Sizi temin ederim.
Ve 100 yıllık Tahmis kahvesi..Ortam çok güzel,dinlendirici.Yemekten sonra yapılabilecek en güzel şey...Burada tabiiki menengiç kahvesi tavsiye oluyor..
İçinde kırık leblebi,çedene,fıstık ve menengiç'in bulunduğu yemiş kasesi eşliğinde menengiç kahvesi enfes..Ben tadını çok sevdim.
Yorulduk ve kalkasımız gelmedi..
Ertesi sabah kahvaltıda ''Beyran çorbası,, içmek üzere yola koyulduk.Bu sefer eşimde içicem dedi ama ben pek emin değildim..
Haşlanıp didiklenen et ve pirinçli bu çorba özel bakır kaplarda servis ediliyor.Ateş üzerinde malzemeler karıştırılıp çok kaynar şekilde önünüze geliyor..Paça çorbasına benzeyen tadı var.Acılısını içmenizi tavsiye ederim...
Çorbacının tıklım tıklım olmasını yadırgamadım.Geçen seferde çok severek yediğim bu çorbadan eşim sadece 2 kaşık alabildi..Bunada şükür çünkü evlendiğimizde et ile arası olmayan eşim şimdi tam bir etobura dönüştü:)..Yavaş yavaş..Elbet bu tarz tadlarıda sevecek..Azimliyim,kararlıyım:))
Antep katmeri ile kahvaltıyı dört gözle bekleyen baba-kız için katmerciye gitmek lazımdı..
Ben ise çorba üzerine tatlı niyetiyle yedim:)
Artık Zeugma mozaik müzesine gitme vaktiydi..
Ne diyeceğimi bilemiyorum.Böyle bir sanatı ve inceliği binlerce yıl öncesinde yapılmış olmasına akıl sır erdiremiyorsunuz..Bu taşların o zamanki imkanlarla renklerine uygun bulunup kesilmesinemi,resimlerin ayrıntısınamı yoksa bu güzelliklerin yakın tarihimizde yağmalanmasınamı?Hangisine şaşırsam bilemedim..
Uçup gittiğimiz anlardan...
İşte Zeugma müzesinin ve mozaik kültürünün sembolü ''çingene kızı,,...Yağmacılardan gizlenebilmiş ve kurtarılabilinmiş en önemli eser..
Bu mozaiklerin buraya getirilmesi zaten başlı başına olağanüstü bir başarı..Bunlarıda müzede izleyebiliyorsunuz.Emeği geçenlerin yüreklerine sağlık..
Son durağımız meşhur kebapçı Halil usta idi..
Küşnemelerimizi ve simit kebabımızıda burada yedikten sonra yola çıkma vakti gelmişti..Antalya bizi bekliyordu ama son anda rotamızı Kayseri'ye çevirdik.Son birbuçuk günümüzü evde geçirmektense bir sıla-i rahim yapalım dedik..Yolu sadece 1 saat uzatacaktık.Bahanemizde hazırdı yani:)
Memleket havasını solumadan dönmeyelim dedik..
Görüşmek üzere...
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
instagramdayım..
Ben'ce...
- Limon çiçekleri
- Antalya, Türkiye
- Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Google Website Translator
İzleyiciler
Facebook'tayım.
Nereden böyle?
Misafir olduklarım
Sayfalar
Blogger tarafından desteklenmektedir.
2 MUHTEŞEM YORUM..:
Tamda en güzel mekenlara gitmişiniz..İmam çağdaşı herkes bilir ama Halil ustayı bilmez..İkiside muhteşemdir..Sabah sabah içim açıldı..Çok güzel bir post olmuş,elinize sağlık..sevgiler..
Çok güzel, harika bir anlatım. Fotoğraflar, yemekler muhteşem. Bloğunuzu sık sık ziyaret edicem izlemeye aldım. Bana da beklerim... Sevgiyle kalın...