11 Eylül 2012 Salı

Safranbolu..


O kadar yorucu birkaç günlük yolculuktan sonra Safranbolu daha varmadan bende huzur ve dinginlik 
şimşeklerini beynimde çaktırmıştı.Ne bileyim öyle intiba bırakmış görmeden dimağda:)
Sanki dinlenmek için gidiyorduk.Sanki huzura yolculuktu...
Akşam olmadan vardık ve daha girer girmez o meşhur evleri hayranlıkla izlemeye koyuldum.Nereye bakacağımı şaşırdım.Sanmıştımki belli bir yerde kalan o evler korumaya alındı ve biz görmek için oraya gidecektik.Yanılmışım.Her yer müzeydi:)..Birde haftasonu olmasından dolayı,yakın çevreden günübirlik ve kalmaya gelen misafirlerden ötürü hayli hareketliydi.
Öncelikle kalmak için bir yer bulmalıydık hemen.Çünkü anladığımız kadarıyla bu biraz zor olacaktı.Bu yerde bu evlerde olmalıydı tabiiki yoksa Safranbolu'da kalmanın bir anlamı yoktu.Biz hem otel hem tarihi birer eser olan bu otelleri dolaşırken iyice telaşlanmaya başladık çünkü hep yer yok cevabıyla karşılaşıyorduk.Oraya kadar gelmişken alalade bir otelde kalmak içime oturacaktı.Tarihi,ahşap kokan,yerde kilim,perdeleri dantelli,karyolaları eski tip aynalı:),anne usulü yatak örtüleri olan,girildiğinde hafif bir naftalin kokusunun burnunuzu okşadığı bu evlerde kesinlikle kalmak istiyordum!...Böööyle içimi bir güzellik kaplamıştı burada:)



Gezdikten sonra bulabildiğimiz konağın odasından bu pencereden bakmak nedense çok hoşuma gitmişti...


Konaklama fiyatları biraz uçuk olsada evleri görünce değiyor diyorsunuz inanın..Bulduğumuz ilk konağa yerleştik.Çok temizdi.Bu önemli bir ayrıntı gittiğimiz yerlerde.Yatak yorgan mis gibi sabun kokuyordu.Tuvalet banyo odadaki tek modernize edilmiş yerdi.Temizlik gayet iyiydi....Her gittiğimiz yerde tek bir gün kalıp,sırf geceleyecek olmamız bendeki bu takıntıyı gidermiyor.Kalacak yerin yatak,çarşaf ve banyo temizliği çaktırılmadan bendeniz tarafından kontrol edilip öyle karar veriliyor:)Herkes dönüp bir bana bakıyor ve ben memnunsam tamam deniliyor.Aslında aradığım şeyler çok basit,sadece temiz olsun ve temel ihtiyaçları giderebilecek yeterliğe sahip oda yetiyor...


     Bu en önemli müzeyi ne akşam vardığımızda nede ertesi gün yola çıkmadan açık bulabildik.Bahçesinde gezip tüm Türkiyede bulunan tarihi saat kulelerinin minyatürlerini seyreyledik..


     Kayseri saat kulesinin birebir aynısını kendi boyumuzda görünce pek bi sevindirik olduk:))




     Yoruluncada biraz mahmurlaşıp manzaranın tadını çıkardık...


   Çarşıda camı ustalıkla işleyen bu zat'a alkışların en büyüğünü vermek lazım..


    Akşam hala acıkmamıştık.Amasradaki balık bizi bir hayli doyurmuştu:)Ama buradada birşeyler yememiz gerekiyordu,buraya has,yöresel...Ne vardır ne yoktur diye sorduk.Yöresel ev yemekleri yapan bir yere kapağı attık.Hiçbirimiz aç değiliz ama:)tıka basa doluyuz:)..Gelen kişiyede izahatta bulunduk.Aslında biz aç değiliz ama gitmedende buranın tadlarından mahrum olmak istemiyoruz diye...Ortaya tadımlık Yayım(cevizli ve keşli tereyağlı erişte),süzme yoğurtla yapılan mantıları Perohi,fındıktan biraz büyükçe sarılan etli yaprak sarması...Meşhur olanlar bunlarmış..Ben çok sevdim.Belkide benim damak zevkime çok yakın lezzetler olduğu içindir.Bizimkiler belkide tok olmanın verdiği hisle öyle ayıla bayıla yemediler,hatta hiç yemediler bir çatalcık ucundan tadına baktılar....Hepsi bana kaldı yani:))..Bende artık son lokmalarda patlamak üzereydim ki bu rahatsızlığı epey üzerimden atamadım.Ama otele gitmeden önce kızların marketten aldığı dondurmalar ve abur cuburları görünce biraz içimden kızmadım değil.Buraya kadar gelin ve siz yinede bunları yiyin...E eşimde buranın meşhurmuş herhalde mazaretleri eşliğinde bir kutu baklavasından alıp odada hüpletince:) ben dellenmedim değil ama çaktırmadım.Neyse herkesin kendi zevki...



Gecede tatil boyunca uyuduğum en güzel uykuyu uyudum diyebilirim.Yani çok rahattı ve çok dinlenmiş olarak İstanbul'a yola çıktık.Sizlere tavsiyem,giderseniz gerçekten bu konaklarda kalmanız.Bizim gibi 1 gün ile değil en az 2 gün gibi bir süre kalmanız daha doyurucu olacaktır.Bizimkiler çok öyle mesth olmadılar ama ben çok sevdim burayı...Gerçekten...İstanbul ve Tekirdağ'da görüşmek üzere..

Harika bir klip...Çok güzel..
Mükemmel yorum..

4 MUHTEŞEM YORUM..:

görkemli dedi ki...

çok güzelmiş..Bayıldım.Bir tekirdağlı olarak size tavsiyem rokochi müzesini,namık kemal evini gezin.Sahilde Dörtler restauantta köfte, çarşıda çinili fırında lahmacun yiyin..İyi gezmeler :))

Mahmutun güncesi dedi ki...

İmrendirdiniz.İçimden tekrar gitmeliyim diye de geçirmedim değil.Sanırım bir daha gidilecek...

Unknown dedi ki...

canım senin anlatımında en çok güldüren bu küçük ayrıntıları seviyorum. yine keyifle okudum. neyse kızlar ve babaları bizim evde de aynı haldeler. iyi gezmeler havvacığım öpüyorum canım

sevda s. dedi ki...

Biz de maaile 2 araba dolusu insan ile gitmiştik Safranbolu'ya. Sizin gibi önce Amasra sonra Safranbolu yapmıştık. Bizim güzergahımız da Ankara-Kapadokya-Kastamonu-Amasra Ve Safranbolu idi ve koşturmaktan, yorgunluktan ne Amasra'yı ne de Safranbolu'yu keyfimizce istediğimiz gibi gezemedik. Bu yüzden kesinlikle daha uzun bir vakitte tekrar gitmek istiyorum. İmren'den lokum yemediniz mi? :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

instagramdayım..

Ben'ce...

Fotoğrafım
Limon çiçekleri
Antalya, Türkiye
Yaşamımızın sınırlarını hayaller belirler.Hayallerin genişliği,yaşamın sınırlarını aşsada bazen,limon çiçeklerinin o dayanılmaz ilhamı kendini buralara atmış durumda.O kokuyu ömrünüzde birkez olsun hissetmeniz dileğiyle...
Profilimin tamamını görüntüle

Google Website Translator

İzleyiciler

Facebook'tayım.

Nereden böyle?

Misafir olduklarım

Sayfalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sponsors